Anadolu Tıbbı yüzyıllar içinde güçlü bir zeminde gelişmiş ve birçok damardan beslenmiştir. Bu damarlar içinde Orta Asya’dan Anadolu’ya göç eden Türklerin beraberinde getirdikleri folklorik tıp ve şaman uygulamaları, Antik Yunan döneminden gelen ve humoral patolojiye dayanan mekanistik tıp ve müslüman Araplar’dan geçen Tıbb-ı Nebevi uygulamaları en güçlülerini oluşturur (1). Bugün, Türkiye’de Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp (GETAT) uygulamaları ilk çalışmaların başladığı 2011 yılından beri böyle bir kaynaktan beslenerek emin adımlarla ilerliyor. GETAT çalışmalarına başladığımız ilk günlerde başarı için belirlediğimiz “Kanıta Dayalı GETAT Uygulamaları” mottomuzda ülkemizde yapılabilecek uygulamaları belirlemek için öncelikle Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) yayınları sonrasında dünyanın her yerinden ulaşabildiğimiz tüm akademik bilimsel yayınları titizlikle kontrol ettik. Hedefimiz bilimsel ve kanıta dayalı uygulamaları, öncelikle ülkemizdeki sağlık profesyonelleriyle tanıştırmak, sonrasında GETAT uygulayıcı ve araştırmacılarının laboratuvar ve klinik çalışmalarını destekleyerek tüm insanlığa hizmet etmek adına bilimsel alt yapısı sağlam, standardize GETAT uygulamalarının ülkemizden çıkmasını sağlamaktı. Erken dönem çalışmalar, eğitimin standardize edilmesi ve bu alanda çalışacak sağlık profesyonellerinin donanımlı biçimde yetiştirilmesine odaklandı. Sağlık Bakanlığı bünyesinde yapılan çalışmalarla sertifikalı eğitim standartları belirlendi ve eğitimlerin bu çerçevede yürütülmesi güvence altına alındı. Daha sonra GETAT alanında bilimsel araştırmaların yapılması ve kanıt gücünün artırılması için GETAT Klinik Araştırma Yönetmeliği dergimiz editörlerinden Prof. Dr. Hanefi ÖZBEK’in özverili çalışmaları ile hazırlandı ve yürürlüğe sokuldu. Bunu GETAT etik kurullarının oluşturulması izledi. Sayıları 12’yi bulan GETAT etik kurulları bu alanda yapılacak araştırmaların alanında uzman kişilerce incelenmesine olanak sağlamaktadır