Füze Tehdidi ve NATO Füze Kalkanı: Türkiye Açısından Bir Değerlendirme
ABD ve NATO’nun son yıllarda üzerine önem ve öncelikle eğildiği füze savunma kalkanının temelinde, İran’ın nükleer silah edinme emellerinin doğrudan bir uzantısı olarak değerlendirilen İran’ın balistik füze envanterinden duyulan kaygılar ve tehdit algılamaları yatmaktadır. ABD’nin 2010 yılında gündeme getirdiği ve NATO ülkeleri nezdinde kabul gören EPAA (European Phased Adaptive Approach) adlı füze savunma yaklaşımı, Türkiye’nin füze tehdidi karşısındaki geleneksel yaklaşımlarıyla uyumlu olduğundan Ankara tarafından da benimsenmiş ve Türkiye EPAA için kritik önemde bir ülke konumuna yükselmiştir. Diğer taraftan, aslında ABD’nin tahsis ettiği askeri ve teknolojik kaynaklar üzerine inşa edilen EPAA yapılanmasında, NATO’nun Avrupalı müttefiklerinin katkıları ve olası bir çatışmanın seyri üzerindeki kontrolleri sınırlı düzeyde kaldığı gibi, EPAA’ya yönelik olarak önemli bazı teknolojik, operasyonel, takvimsel ve siyasi/stratejik belirsizlikler mevcuttur. Diğer taraftan, EPAA’nın ilerleyen safhalarında Türkiye’nin yeni bazı talep ve oldu-bittilerle karşı karşıya kalabileceği ihtimali göz ardı edilmemeli, bu olasılıkların Rusya ile ilişkiler ve Batı ile ilişkilerde ABD-Avrupa dengesinin gözetilmesi gibi farklı açılardan hesaba katılması gerekmektedir.
Ballistic Missile Threat and NATO’s Missile Defense Shield: An Analysis from Turkey’s Perspective
Concerns emanating from the inexorable link between Iran’s growing ballistic missile inventory and it ambitions to acquire nuclear weapons capability are at the heart of recent US and NATO efforts to constitute a ballistic missile defense shield. EPAA (European Phased Adaptive Approach) pushed on the table by US in 2010 and endorsed by most NATO states is in harmony with Turkey’s traditional positioning in the face of missile threat. Thence, not only Turkey has endorsed EPAA, but it has also become a pivotal ally in its implementation. Additionally, handing over the task of missile defense to NATO and US would enable Turkey to allocate its limited defense funds elsewhere. On the negative side, during the upcoming phases of EPAA Turkey should not underestimate the possibility of new requests and even fait-accomplis imposed upon herself, and Ankara should carefully consider possible ramifications of those on her relations with Russia, as well as her traditional policy line of observing a balance between US and European elements of her overall relationship with the West