Bush Doktrini: Küresel bir Hegemonik İstikrar Arayışı mı?

Uluslararası sistemde gücün nasıl dağıldığının, uluslararası sistemin işleyişi ve uluslararası sistemde yer alan aktörlerin davranışı üzerinde önemli bir etkisi vardır. Soğuk Savaş sonrası dönemde uluslararası sistemde tek süper güç olarak kalan ABD, 1990’lı yıllar boyunca iyicil hegemonya olarak tanımlanan bir strateji çerçevesinde bu konumunu sürdürmeye çalışmıştır. Buna karşılık bu çalışmanın temel konusunu, Bush Doktrini olarak adlandırılan Amerikan dış ve güvenlik politikasının 1990’lı yıllarda geçerli olan hayırhah hegemonya kavramın küresel tek merkezli bir hegemonik istikrar arayışına geçiş çabasının teorik olarak incelenmesi oluşturmaktadır. Bu çerçevede, uluslararası sistemde ABD’nin sahip olduğu tek kutuplu yapının sürdürülmesini sağlayacak sistemik güç unsurlarının oluşturulması büyük önem kazanmaktadır. ABD’nin, terörizme karşı savaşta kullandığı demokratik barış teorisi ve önleyici savaş argümanları kapsamında, tek taraflılığı öne çıkararak sürdürdüğü politikaların Rusya, AB ve Çin gibi önemli uluslararası aktörler ile ilişkiler ve uluslararası normatif düzen üzerindeki yansımaları da incelenmektedir.

The Bush Doctrine: A Search For Global Hegemonic Stability?

The pattern of distribution of power has a crucial impact on the international system. After the Cold War, the USA, as a sole superpower in the international system, tried to pursue its current position in the context of a strategy that is conceptualized as benign hegemony. This paper analyzes the theoretical bases of the transition of American foreign and security policy from benign hegemony to global hegemonic stability search efforts. In this extent, systemic power components which enable the pursuit of a unipolar structure of international system is of guest great importance for the USA. In the context of the arguments of democratic peace theory and preventive war been that have been employed by the USA for a war against terorism, impacts of its unilateral actions on relations with significant international actors such as Russia, the EU and China and implications for international normative order will be analyzed respectively

___

  • ....