Dinin Dış Politika Aracı Olarak Kullanılması: 1998 Uluslararası Din Özgürlüğü Yasası

Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra küresel düzeyde dini canlanmanın yaşanması, dini uluslararası politikada önemli bir unsur haline getirdi. Dinin etkili olduğu bir topluma sahip olan ABD, 1998 Uluslararası Din Özgürlüğü Yasası’nı kabul ederek, dini azınlıkların haklarını ön plana alan ve bunların dini özgürlüklerini kendi dış politikasının bir unsuru olarak kullanmak için yasal bir zemin hazırlamış oldu. Söz konusu yasanın çıkış tarihi olan 1998 yılından günümüze kadar geçen zamandaki uygulamalardan anlaşıldığı üzere ABD’nin, özelikle Çin ve Müslüman ülkelerdeki Hıristiyan ve Yahudilerle ilgilendiği, kendi ülkesindeki ve Avrupa’daki Müslüman azınlığın durumuyla ilgilenmediği gibi, daha da karşı tavır takındığı görülmektedir. Yapılan uygulamalara bakıldığında, bu yasa ile ABD’nin küresel anlamda din özgürlüğünü kendi çıkarı için istismar ettiği görülmektedir. Bu durum azınlık durumunda olan dini gruplara fayda sağlamadığı gibi, ABD ile olan ilişkilerinden dolayı bulundukları ülke yönetimleri tarafından şüpheyle karşılanmalarına sebep olmaktadır. Bu yasanın sadece ABD çıkarları için tek taraflı olarak kullanılması, genel anlamda din özgürlüğünün gelişmesine katkı sağlamayacağı gibi, aksine dini gerginliklerin daha da artmasına sebep olacaktır.

The Use of Religion as a Foreign Policy Instrument: 1998 International Religious Freedom Act

Global religious awakening after the end of the Cold War made religion be an important aspect in international politics. USA, which has a population in which religion is effective, prepared a legal ground for foregrounding the rights of religious minorities and using their religious freedoms as an instrument in her foreign policy by accepting 1998 International Religious Freedom Act. Since 1998 until today it has been understood that USA is particularly interested in Christians and the Jews in China and Muslim countries but not in the conditions of the Muslims in her country and in Europe; she performed an opposite standing towards these. From its implications it has been observed that USA is abusing religious freedoms for her own rights by this act. This situation does not serve a benefit for religious minorities and their host governments have a suspicious look towards them because of their relations with USA. Using this act for the interests of USA unilaterally will not serve for the development of religious freedom in general but will intensify religious tensions.

___

  • boş
Uluslararası Hukuk ve Politika-Cover
  • ISSN: 1305-5208
  • Yayın Aralığı: Yılda 5 Sayı
  • Başlangıç: 2018
  • Yayıncı: Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu