Ülkemizde Yayılım Gösteren Salmo trutta macrostigma Ekotipi Gerçekten Yok Oluyor mu?

Su, yaşamın temel öğelerinden birisi olmasının yanında, günümüzde stratejik bir üstünlük sağlayan, ekonomik ve ekolojik öneme sahip bir kaynaktır. Türkiye, dünyanın en hızlı akan nehirlerinden bir kaçına sahip olmasına rağmen su rezervleri bakımından alt sıralarda yer almaktadır ve yaklaşık 200 milyar m3 su miktarına sahiptir. Dağ alabalığı olarak bilinen Anadolu alabalığı (Salmo trutta macrostigma T., 1954), ülkemizde batıdan doğuya; kuzeyden güneye yaygın olarak pek çok su kaynağında, denizden yüksekliği 100-150 m ile 2300 m’ler arasında değişen, yaz döneminde su sıcaklığı 20°C ye kadar yükselebilen habitatlarda diğer Salmo trutta ekotiplerine nazaran, akarsuların daha hızlı aktığı kaynağa yakın bölümlerde ve dağlık bölgelerin yukarı kısımlarında doğal olarak yaşayan bir ekotiptir. Alabalıkların varlığını çeşitli faktörler etkilemektedir. Bunlar; alan kazanma faaliyetleri, arazi kullanımları, kentleşme, madencilik, sanayi, turizm, yaylacılık, ormancılık, zirai mücadele, tarım (ilaçlama ve gübreleme), balıkların göç yollarına ve su yatağına yapılan su ve enerji altyapı projeleri (HES inşaatı), özellikle gökkuşağı alabalığı üretim tesisleri, azalan orman varlığı, evsel ve sanayiden kaynaklanan yüzey ve yeraltı sularının kirletilmesi, endüstrileşme, otoyol inşaatları, dere ıslah çalışmaları, geçiş yollarının kapanması, kum-çakıl işletmeciliği, akarsu üzerine yapılan engeller (set ve baraj) yapılması, içme ve sulama amaçlı su alımı gibi birçok faaliyetler olarak sıralanabilir. Bu faktörler bir ekosistemdeki ve/veya doğal kaynak üzerinde bozulmalara neden olmakla birlikte çevredeki diğer sistemleri de doğrudan veya dolaylı olarak etkilemektedir. Bu faktörler göz önüne alındığında yatırımlar ve sektörel planlar (yol, enerji, turizm gibi) hayata geçirilirken özellikle çevresel önlemlerin alınması ve sürdürülebilirliğin sağlanması gereklidir. Bunun yanında ortamdaki Anadolu alabalığının devamlılığını sağlamaya yönelik gerekli tedbirlerin alınması, su rezervlerinin korunması ve yaşam alanlarının etkilenmesi en aza indirildiğinde tür varlığını sürdürebilecek, aksi durumda ise dramatik bir şekilde yok olacaktır.