İslâm'da tasavvuf ve huhuk: Zimmîler hakkında İbn Arabî'nin (560/1165-638/1240) bir metni

Şeyh-i Ekber İbn Arabî’nin düşüncesi ve eserleri, modern zamanlara değin, yal nızca İslâm âlemi üzerinde değil aynı zamanda Doğu ve Batı’daki filozof ve düşü nürler üzerinde de derin bir etkiye sâhip olmuştur. Onun monistik hakîkat görü şü, zuhûr sebebi aşk olan ilk hareket ettirici ve ilk sebep olarak Hakk’a dâir açık fikirliliği, varlık dâiresi içerisinde diğer din ve inançların oynamış oldukları role pozitif bakışı, onun yazılarının câzip bir hâle gelmesine katkıda bulunmuştur. Bu makāle, zimmîlerin (protected people) konumu ve zimmîler ile muâmeleye ilişkin İslâm’ın bu büyük sûfîsinin görüşlerinin geçerliliğini araştıracaktır. İbn Arabî’nin diğer dinlere karşı samîmiyetini, hoşgörüsünü ve müspet düşünceleri ni, Konya Selçuklu Sultânı I. Keykavus’a yazıp verdiği tavsiyelerde yer alan, dînî azınlıklara karşı benimsediği katı tutum ile nasıl bağdaştırabiliriz? İbn Arabî hiç şüphesiz çağının adamı ve ortaçağın sınırlı dünya-görüşünü yansıtan şerîata (divine law) bağlı samîmî bir müslüman idi. Ancak bugünün dünyasında bizler “öteki” ile ilişkilerimizde yeni bir tasavvuru, yeni bir anlayışı dillendirmeliyiz.