Güneş Dil Teorisi: “Batı” ve “Türk” Arasındaki Sınırı İdare Etmek

Bu çalışma Cumhuriyetçi seçkinlerin aslında uzlaşmaz görünen “ulusal özü korumak” ve “topyekûn modernleşme” hedeflerini uzlaştırma çabalarını Güneş Dil Teorisi deneyimi ışığında sorunsallaştırmaktadır. Diğer dünya dillerinin Türkçe’den doğduğunu iddia eden Güneş Dil Teorisi, genellikle tek parti döneminin resmi milliyetçiliğinin ırkçılığın kıyısında dolaştığının göstergelerinden biri olarak değerlendirilmiştir. Nitekim, Orta Asya’dan geldiği varsayılan Türk ırkına yaptığı göndermelerle bu teori dönemin seçkinleri arasında hakim olan ırkçı havayı yansıtmaktadır. Ancak bu teoriyi Kemalist milliyetçiliğin ırkçı eğilimlerinin basit bir tezahürü olarak değerlendirmek eksik bir okuma olacaktır. Söz konusu ırkçı eğilimlerin yanı sıra, Güneş Dil Teorisi özelinde Türk dili üzerine yapılan tartışmalar, Cumhuriyetçi seçkinlerinin “Batılılaşma” ve “millileşme” hedefleri arasındaki kaygan sınırı idare etme çabalarına hakim olan pragmatist yaklaşımı yansıtmaktadır. “Ulusal öz”e sahip olma iddialarını sürdürmek ve modernleşme projelerini meşrulaştırmak zorunda olan Cumhuriyetçi seçkinler Güneş Dil Teorisi’nde onları bu ikilemden kurtaracak pragmatist bir yol bulmuşlardır