FINANSAL SERBESTLESME POLITIKALARI VE FINANSAL KRIZLER : LATIN AMERIKA, MEKSIKA, ASYA VE TÜRKIYE KRIZLERI

   1980’li yillarin baslarindan 1990 yillarina kadar uzanan dönemde gelismis ve gelismekte olan ülkeler, mali sistemlerini serbestlestirmek amaciyla bir dizi reformlar yapmislardir. Bunlarin en önemlileri, faiz oranlarinin serbest birakilarak kredi tavanlarinin kaldirilmasi, bankalarin Merkez bankasinda tutmak zorunda olduklari mevduat munzam karsilik oranlarinin indirilmesi ya da tamamen kaldirilmasi, bankacilik sektörünün hem yabanci hem de yerlesiklere açilmasi, sermaye hareketlerinin serbestlestirilmesidir. Bu tür politikalar genel olarak finansal serbestlesme politikalari olarak adlandirilmislardir. Bu politikalar McKinnon(1973) ve Shaw(1973)’in öncülügünde temeli atilan ve daha sonra Kapur, Galbis ve Mathieson gibi ekonomistlerce gelistirilen finansal serbestlesme teorisine dayanmaktadir. Bu iktisatçilara göre, finansal serbestlesme politikalarinin esas amaci ekonomik büyümeyi hizlandirmaktir. Bu da iki sekilde gerçeklesir : Birinci olarak, faiz oranlarinin serbest birakilmasiyla birlikte ekonomide tasarruflar artar ve kisiler gelirlerinin büyük bir kismini finansal aktif biçiminde tutmaya baslarlar. Finansal aktif stokunun artmasi likitide ihtiyacinin azalmasina yol açar ve yatirimlar için gerekli kredilerin bulunmasini kolaylastirir. Faiz oranlarinin artmasi mütesebbüslerin yatirim talebini bir miktar olumsuz etkilese de, ekonomide ödünç verilebilir fonlarin miktari artacagindan yatirimlar ve dolayisiyla ekonomik büyüme artar. Ancak mevduat faiz orani, sermayenin marjinal verimlik oranini asmamalidir. Eger asarsa girisimciler yatirim yapmak yerine faiz geliri elde etmeyi tercih ederler.

FINANSAL SERBESTLESME POLITIKALARI VE FINANSAL KRIZLER : LATIN AMERIKA, MEKSIKA, ASYA VE TÜRKIYE KRIZLERI

In this study, the role of IMF supported financial liberalisation programmes which generally resulted in a financ ial crisis in Latin American countries, South East Asia and finally in Turkey, has been investigated.. IMF supported reform programmes mainly involve the pegged exchange rate mechanism, capital movement liberalisation, privatisation programmes, deposit insurance, contractionary monetary and fiscal policies. When these type of polic ies are implemented, foreign capital inflows accelerate, interest rates and inflation tend to decline and economic growth rates increase by additional increase in import and consumption items. However, if the inflation is not reduced towards the expected level and the national currency is over-valued, imports and short term foreign debts will increase sharply, exports will decrease and balance of current account will deteriorate. This process is transformed into a crises when foreign financial capital (hot-money) outflows the domestic economy and domestic investors take a risk hedging position by withdrawing their bank deposits before they are due from the fear that the domestic banks have the risk of bankruptcy. The comparison of the crises occurred in April 1994, November 2000 and February 2001 in Turkey and the crises in Latin America, Mexico and Southeast Asia indicates an important result that the IMF supported reform programmes can lead to financial crises in countries where there is lack of macroeconomic stability, fragile banking system and there is no regulation in the banking system.
Siyasal: Journal of Political Sciences-Cover
  • Yayın Aralığı: Yılda 2 Sayı
  • Başlangıç: 1983
  • Yayıncı: İstanbul Üniversitesi