Çizgi roman diğer tüm sanatlarla iç içe olduğu kadar, belki de daha fazla grafik tasarımla ilgilidir. Tıpkı grafik tasarım gibi yazılı, görsel sanatları kendi sentaksı içinde birleştiren apayrı bir dile sahiptir. Tasarımsal bir bütün olarak değerlendirilmesi gereken çizgi romanda, sayfanın üzerindeki her nokta bütünün kendine has bir parçasıdır. Diyalog ve düşünme balonları, açıklayıcı metinler, efektler gibi çeşitli yazılı ifadeler görsel ifadelerle birleştiğinde çizgi romanın kendine özgü yapısını oluştururlar. Bu kurguda metin artık bir imaj olarak sayfada yerini alırken, imajlar zihnimizde dilsel ifadelere dönüşür. Çizgi romandan grafik romana giden yol bu şekilde ayrılır. Grafik romanın en iyi örneklerinden “Sandman” ve “Kabuki”ye baktığımızda grafik romanın şüphesiz grafik tasarımla iç içe gelişen bir sanatsal form olduğunu görebiliriz. Bugün grafik romanlar hâlâ kimsenin onlara bakmadığı bir yerde duruyor; bu da onları yaratıcılığınızı daha rahat gösterebileceğiniz bir alan haline getiriyor. Sonuç olarak kültürel değer olarak algılanmadıklarından serbest bir mecra olarak kalıyor ve düşündüğünüzde bu tarz mecraları çok da rahat bulamayacağınızı fark ediyorsunuz.