Edirne Bâdi Efendi Nüshasının ‘İlk Anonim Kronik’ Olduğu İddiası ile Neşri Üzerine Bazı Mülahazalar

Osmanlı tarihini anlatan kütüphane kaynaklarını ve özelliklerini, bir asır öncesine göre bugün çok daha iyi biliyoruz. Bu bilgilerimizi, I. Dünya Savaşı yıllarından itibaren Batılı ve Türk tarihçilerin kaynak eser neşirleri ile ilmî değeri yüksek makalelerine borçluyuz. Bu öncü çalışmalar olmasaydı, ilk iki asır Osman- lı tarihçiliğinde bugünkü düzeye ulaşılamazdı. Osmanlı tarihinin problemli bu asırlarının yeni bilgi ve belgelerle aydınlatılmasına, parlak fikir ve nazariyeleriyle birbirinden değerli katkılarda bulunan yerli ve yabancı tarihçilerin çalışmalarından derlediğimiz literatür denemesini daha önce vermiştik.1 Gerek Anonim Tevârihlere gerek diğer kroniklere kaynaklık eden eserin, Sultan II. Murad döneminin (1421- 1451) ilk yıllarında yazıldığını, “şeyhülmüverrihîn” merhum Halil İnalcık’ın çalış- malarından biliyoruz. Osmanlıların bu asırlarına dair pek çok bilginin Sultan II. Bayezid döneminde (1481-1512) yazılan kroniklerde aynı veya benzer ifadelerle geçtiğini; bunlardan, Âşıkpaşazâde-Neşrî tarihleri ile Oruç Bey-Anonim Tevârihler arasındaki sıkı kaynak ilişkisine dair bugün daha çok bilgi sahibiyiz. Ancak bu me- sele henüz tam olarak halledilmiş değildir. Mesela Rûhî-Neşrî tarihleri arasındaki kaynak ilişkisine dair, kimin kimden yararlandığı veya iki kaynak arasındaki benzer yerlerin hangi ortak kaynaktan geldiği gibi soruların henüz kesin bir cevabı yoktur.