Bir Devrim Üzerine Söylemler: Suriye Ayaklanmasının Çerçevesini Çizmek

Bu makale, Mart ile Kasım 2011 tarihleri arasında Suriye ayaklanmasının, bazı ana muhalefet örgütlerinin yanısıra Suriye rejimi tarafından da nasıl görüldüğünü ve çerçevelendirildiğini karşılaştırmaktadır. Çatışmalarda bekleneceği üzere yorumlarda farklılıklar söz konusudur. Rejim, Suriye’nin, silahlı teröristlerin sivil halkı ve benzer şekilde güvenlik personelini öldürdüğü bir dış kaynaklı komplo kurbanı olduğunu öne sürmektedir. Öte yandan muhalefet ise, bunun sıradan insanlar tarafından başlatılmış ülke içi bir ayaklanma olduğunu savunmaktadır. Bunun dışında, makale, rejimin ve muhalefetin ayaklanma sonrası Suriye’ye ilişkin görüşlerine; ve en iyi biçimde çözüme ulaşmak adına her iki tarafın kendi fikirlerine dair genel bir bakış sunmaya çalışmaktadır. Bu makale, Suriye muhalefetinin genel anlamda birleşik bir tutum izlediğini savunmaktadır. Belki de beklenebileceği üzere, temel fikir ayrılığı iç ve dış muhalefet arasında değil, “daha eski” iç muhalefet ile geri kalan kesim arasında yaşanmıştır. Aynı zamanda makale, ne muhalefetin ne de rejimin, azınlık meseleleriyle ciddi anlamda ilgilenmediğini ileri sürmektedir. Her iki taraf da Kürtlere odaklanmakla birlikte, diğer azınlıklardan büyük ölçüde uzak durmaktadır

Discourses of a Revolution: Framing the Syrian Uprising

This article compares how the Syrian uprising was framed by the Syrian regime as well as some of the major oppositional organizations between March and November 2011. As expected in conflict the versions told differ. The regime stresses that Syria is the victim of a foreign conspiracy where armed terrorists are killing civilians and security personnel alike. The opposition, on the other hand, argues that the uprising is a domestic affair, initiated by ordinary people. The article further seeks to give an overview of the regime’s and the opposition’s views of the post-uprising Syria and their respective ideas of the best way to get there. The article argues that the Syrian opposition has, by and large, maintained a unified position. The major division is not, as could perhaps be expected, between the internal and the external opposition but between the “older” internal opposition and the rest. The article also argues that minority questions are not substantially dealt with by either the opposition or the regime. Both sides focus on the Kurds but effectively avoid other minorities