İLETİŞİM SARMALLARI: Sosyo-Psikolojik Boyutlarıyla İletişimi Yeniden Düşünmek

İletişimin toplumsal bir fenomen olduğu, yaşanan yabancılaşma ve şeyleşme süreçlerinde göz ardı edilmektedir. Bireyler, organik bir toplumsallığın öğeleri olmaktan ziyade, yaygın ve yoğun bir kitlenin mekanik unsurları olarak belirdiklerinde; sosyo-psikolojik boyutlarda iletişim olgusunun insani vasfı gölgelenmektedir. Frankfurt Okulu’ndan Jean Baudrillard’a kadar geniş bir eleştirel kuramcılar çevresi topluma, iletişime, kültüre, kitleye ve ideolojiye sorgulayan bir pencereden bakabilmemiz için bize dayanak noktaları sunmuştur. Bu makale kapsamında, sözü edilen kuramcıların eleştirel fikirlerinin, çağdaş toplumun iletişim süreçlerine dair nasıl bir sosyolojik çözümleme sunabileceği üzerinde durulmaktadır. İletişimin içinde doğduğu, üretildiği ve yeniden-üretildiği alanları doğru ele alıp analiz edebilirsek, bu süreçlerin sosyo-psikolojik boyutlarını daha sağlıklı çözümleyebilmenin imkânı doğacaktır

In the processes of alienation and reification, it is undervalued that communication is a social phenomenon. When individuals appear as mechanical elements of a widespread and intensive mass rather than an organic sociality, the humanistic nature of communication in sociopsychological dimensions, is shaded. A wide circle of critical theoreticians from Frankfurt School to Jean Baudrillard, have provided some foundations to us, in order to look at society, communication, culture, mass and ideology from an interrogating view. In this article, we will focus on that how the critical thoughts of mentioned theoreticians can be helpful for a sociological analysis on communication processes of contemporary society. If we can understand and analyze properly the fields where communication is born, produced and reproduced, a comprehensive research on socio-psychological dimensions of these processes would be possible