Klasik Osmanlı çağında tarih, meşruiyet ve rüya

İnsan, toplumsal bir varlık olarak tarih boyunca farklı coğrafyalarda ve koşullarda varlığını sürdürebilmek için toplumsal örgütlenmelerde bulunmuş ve çeşitli yaşam biçimleri geliştirmiştir. Bu toplumsal yaşam biçimleri içerisinde insanlar arasında yöneten ve yönetilen ilişkileri oluşmuştur. Bu ilişkiden hareketle iktidar olgusunu, toplumsal yaşayış biçimlerinin getirisi olarak düşünebilmekteyiz. Tarih boyunca iktidar ve yönetilenler arasındaki ilişki toplumlar için önem arz etmekle birlikte birçok araştırmanın da konusu olmuştur. Bu noktada iktidar olgusunun yanı sıra iktidarın meşruiyeti ve devamlılığı da önem kazanmaktadır. Akça ve İnce “Klasik Osmanlı Çağında Tarih, Meşruiyet ve Rüya” kitabında tarih ve sosyoloji disiplinleri arasında bir orta yol belirleyerek tarih, iktidar ve iktidarın meşruiyetinin kaynaklarını incelemekte, inancın ve ideolojinin egemenliğin güçlü araçları olarak öne çıktığını söylemektedirler. Kitapta, Osmanlı Devleti için diriliş ve kuruluşu ifade eden Anadolu Selçuklu Devleti’nin çözülme ve yıkılma dönemi ele alınmaktadır. Tarih, insanın egemen olma aruzunun ve mücadelesinin bir parçası olmuş ve bu mücadele adına tarih, araçsallaştırılmıştır. Bu araçsallaştırmada iktidarın varlık ve devamlılığının dinamikleri etkili olmuş, güçten ziyade itaat edilmesini sağlayıcı ve bağlılık oluşturucu düşünce ve inançların varlığı önem kazanmıştır. Bu noktada inanç ve ideoloji, egemenliğin güçlü kaynakları olarak ortaya çıkmaktadır. Meşruiyetlerini elde edebilmek için Tanrı tarafından seçilmiş olmak, soyca asil olmak, rüya, mit, efsane vb. gibi araçlarla ilahi ya da dini bir misyon edinmiş olmak, yaygın olarak kullanılan meşruiyet kaynaklarındandır. Bu noktada mevcut hâkimiyet söyleminin toplumsal anlamda kabul gören tutum ve davranışlar üzerine inşa olunması, toplumsal değişime bağlı olarak işlevselliğinin azalmasına neden olduğu ve dolayısıyla meşruiyet argümanlarının gelişen topluma bağlı olarak yeniden üretilmesi gerekliliği bir kez daha vurgulanmaktadır. Bu noktada değişmeyen hakimiyeti güç karşısında boyun eğme ile sınırlandırılmaması, gücün bağlılık oluşturucu işlevinin yanında itaatin büyük kısmının iknaya ve rızaya dayamasıdır. Kitapta Osmanlıların, devletin kuruluş aşamasından itibaren egemenliğin, rızaya ve ikna bağlamlarının farkında oldukları, nesep açısından seçilmiş olmakla beraber dini misyon ve gaza referansına sık sık başvurulması ve bu meşrulaştırma araçlarında rüyalardan yararlanılması anlatılmaktadır. Aynı zamanda tarihin farklı dönemlerinde benzer rüya motiflerinin tekrar edilmesinin dikkat çekici olduğu söylenmektedir. Bu durum, egemenlik sağlayıcı bir dinamik olarak yüksek işleve sahip olan rüya motiflerinin sonraki dönemlerde de kullanılması şeklinde açıklamaktadır. Kitapta aktarılan örneklerle Osmanlı Devleti’nde karşı egemenlik iddiaları karşısında kendi egemenliğinin meşruiyetini alabilmek adına Ertuğrul Bey’in ya da Osman Bey’in gördüğü iddia edilen rüya birçok tarihçi tarafından ortaya konmuştur. Böylece Osmanlı hanedanının Allah’ın ihsanı olan Kut’un taşıyıcısı olduğu ve dolayısıyla yönetme hakkının kendilerine verildiği vurgulanmaktaydı. Bu şekilde beyliğin kurucuları Allah’ın inayetine nail olmuş karizmatik şahsiyetlere dönüşmüşlerdir. Osmanlı Devleti’nin kurucularının soy ve dini yücelikleri üzerinden devlet kutsanarak devlete bağlılık arttırılmıştır ve bu bağlılık, güç karşısında boyun eğmiş olmaktan çıkarılarak Hakk’a boyun eğmeye dönüşmüştür. Akça ve İnce “Klasik Osmanlı Çağında Tarih, Meşruiyet ve Rüya” kitabıyla tarih ve sosyoloji alanına büyük katkı sağlamakla birlikte iletişim çalışmalarına da ışık tutmaktadır. Günümüzde iktidarın meşruiyetin varlık ve sürekliliğini sağlamada medyanın rolü yadsınamaz önemdedir. Akça ve İnce’nin belirtmiş olduğu iktidarın meşruiyetini temin etmede kullandığı dinamikler bugün, medya aracılığıyla toplumlara ulaşmaktadır. Bu bağlamda kitap, iletişim çalışmaları alanında değerlendirilebilecek bir kaynak olma özelliğini taşımaktadır.
Anahtar Kelimeler:

Tarih, Meşruiyet, Rüya, Osmanlı

History, legitimacy and dream in the classical Ottoman era

As a social entity, human beings have been involved in social organizations and developed various life styles in order to survive in different geographies and conditions throughout history. In these social life styles, the relationships that are ruling and managed between people have been formed. Based on this relationship, we can think of the phenomenon of power as a result of social life styles. Although the relationship between power and the ruled has been important for societies throughout history, it has also been the subject of many studies. At this point, besides the power phenomenon, the legitimacy and continuity of the power also gains importance. Akca and İnce examines the sources of the legitimacy of history, power and power by determining a middle ground between the disciplines of history and sociology in the book “History, Legitimacy and Dream in the Classical Ottoman Age” and they say that belief and ideology come to the fore as powerful tools of sovereignty. In the book, the dissolution and collapse period of the Anatolian Seljuk State, which represents the resurrection and establishment for the Ottoman Empire, is discussed. History has become a part of man's desire and struggle for domination, and history has been instrumentalized in the name of this struggle. The dynamics of the existence and continuity of power have been effective in this instrumentalization, and the existence of thoughts and beliefs that ensure obedience and commitment rather than power has gained importance. At this point, belief and ideology emerge as powerful sources of sovereignty. Being chosen by God, being noble, dream, myth, legend, etc. in order to gain their legitimacy. Taking a divine or religious mission by means of such means is one of the commonly used sources of legitimacy. At this point, it is emphasized once again that the current domination discourse is built on socially accepted attitudes and behaviors, causing a decrease in its functionality due to social change and therefore the need to reproduce legitimacy arguments depending on the developing society. At this point, its unchanging domination is not limited to submission to power, and that power is based on persuasion and consent, as well as the loyalty-building function of power. In the book, it is explained that the Ottomans were aware of the contexts of sovereignty, consent and persuasion since the foundation of the state, the reference to religious mission and gas, although chosen in terms of lineage, and the use of dreams in these legitimation tools. It is also said that repeating similar dream motifs in different periods of history is remarkable. This situation is explained as the use of dream motifs, which have a high function as a dominant dynamic, in later periods. With the examples given in the book, the alleged dream of Ertuğrul Bey or Osman Bey in order to gain the legitimacy of his own sovereignty against the claims of sovereignty against the Ottoman Empire has been revealed by many historians. Thus, it was emphasized that the Ottoman dynasty was the bearer of Kut, the gift of God, and therefore the right to rule was given to them. In this way, the founders of the principality turned into charismatic figures who attained the grace of Allah. The state was sanctified through the lineage and religious glories of the founders of the Ottoman Empire, and the loyalty to the state was increased, and this loyalty was transformed from submission to power and turned into submission to God. Akca and Ince, with his book "History, Legitimacy and Dream in the Classical Ottoman Era", provides a great contribution to the field of history and sociology and also sheds light on communication studies. Today, the role of the media in ensuring the existence and continuity of the legitimacy of the government is undeniable. The dynamics used by Akça and İnce to ensure the legitimacy of the government reach societies today through the media. In this context, the book is a resource that can be evaluated in the field of communication studies.

___

  • Akça, G. & İnce, Y. (2015). Klasik Osmanlı çağında tarih, meşruiyet ve rüya. Konya: Palet Yayınları.
  • Boetie, E. (2011). Gönüllü kulluk üzerine söylev (Mehmet Ali Ağaoğulları, Çev.). Ankara: İmge Yayınları.
  • Foucault, M. (2000). Özne ve iktidar (Işık, Ergüden, Osman Akınbay, Çev.). İstanbul: Ayrıntı Yayınları.
  • Weber, M. (2005). Bürokrasi ve otorite (Bahadır Akın, Çev.). Ankara: Adres Yayınları.