Türkiye’de Mesleki ve Teknik Ortaöğretimin Eleştirel Bir Analizi

Örgün mesleki eğitim, endüstrileşme ile başlayan ilk ortaya çıkışından beri iş, piyasa ve istihdam ile ilişkili olmuştur. Ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısından sonra endüstriyel eğitim ve yetiştirme verimlilik, büyüme ve refahın sağlanabilmesi için ön koşul olarak dile getirilmiştir.  Eğitimin bu tür sonuçlarla ilişkili olduğunu çeşitli araştırmaları yoluyla ileri süren Theodore Schultz ve Gary Becker gibi eğitim iktisatçıları eğitim harcamalarının “beşeri sermaye yatırımı” olarak görülmesinde etkili olmuştur. Bu çalışmada, mesleki ve teknik eğitim sürecinin genel eğitim ile ilişkisinin kuramsal bir analizi, öğrencileri “kendilerine karşıt özneler” ya da “nesneler” yapmaya yönelen söylem ve uygulamalara zemin oluşturan örgün mesleki eğitim sürecine ilişkin değerlendirmeler ile Türkiye’deki mesleki teknik ortaöğretimin son yıllardaki siyasal/yasal değişimine ilişkin bir betimleme paylaşılmaktadır. İş yaşamı içindeki baskıcı patolojilerin bir benzerinin oluşturulduğu ve çocuk emeği sömürüsünün gerek işyerleri gerekse okul içi pratikler yoluyla yaşandığı yerler olma gibi özellikleri de bunlara eklenebilir. Son yıllarda mesleki eğitime ilişkin yapılan yasal düzenlemelerde mesleki ortaöğretimin öğrencilerin henüz mezun olmadan piyasanın bir parçası olmalarını güçlendiren ve çocuk istismarı ve sömürüsüne yol açacak hükümler bulunmaktadır. Bu durum, eğitimin anlamı ve özgürleştirici yanına ilişkin görüşlerin yeniden dile getirilmesi gereğini göstermektedir. Örgün eğitimin içinde ve onun bir parçası olan mesleki teknik eğitimin ana karakterini tanımlayan özellik ve işlevleri arasında, yoksullar ve dezavantajlılara özgülük, toplumsal cinsiyet rollerini güçlendirme, ekonominin ikincil alanlarına özgülük, akademik başarı ve daha ileri eğitim düzeylerine kapalılık ve ikincil/düşük bir kimlik oluşturma sayılabilir. Türkiye’deki okuryazarlık sorunundan ilköğretim-ortaöğretim düzeyindeki okullaşma oranlarına mesleki ve genel eğitim arasındaki dağılımdan eğitim finansmanına birçok sorun bir planlama sorunu olarak ele alınmıştır. Öte yandan eğitim planlaması çalışmaları içinde eğitimin ekonomik boyutu kadar toplumsal, demokratik, politik yanı da ortaya çıkmaktadır. Eğitimin politikanın bir ilgi alanı olarak anlaşılmasından öte, kendisi politik bir etkinlik olarak anlaşılmalıdır. Öte yandan eğitimin finansmanı açısından, bütçenin ortaöğretim kurumları arasındaki dağılımı da, eğitim harcamalarının tüm diğer boyutları gibi teknik bir planlama sorunu olma yanında politik bir tercih olarak geliştirilmektedir. Ulusal ölçekte kaynak dağıtımı mekanizmalarının belli siyasal tercihleri yansıtmakta olduğunun açıklıkla görülmesi ve buna karşı demokratik mücadele kanalları ve kurallarının geliştirilmesi önem kazanmaktadır. Toplumun daha çok yararına olacak ya da belli kesimlerin dezavantajlı durumlarının eğitim yoluyla yeniden üretilmesi ya da eşitsizliklerin artırılmasının önüne geçecek politikaların teknik uzmanlık konusu olarak önerilmesinin zamanı geçmiş görünmektedir. Mesleki ortaöğretim kurumları, sunduğu programlar ve işyerlerinde beceri eğitimi düzenlemesi yoluyla, öğrencilere dar bir “ara insangücü” olma hedefinden başka seçenek sunmayan ve onların “kendilerine karşı” bir gelecek yaratma çabasına girmelerini bekleyen bir örgütlenme olarak çalışmaktadır. Öğrenciler, zorunlu eğitim düzeylerinde, bilinçli ve özgür yurttaşlar olma seçeneğini dışlayarak, kendi emeklerini kendilerine karşı üreten bir mesleki ortaöğretim programına mahkûm edilmemeli ve onların entelektüel olarak gelişmiş, politik özneler ve gerçek yurttaşlar olmalarını destekleyecek bütünlüklü, insancıl bir eğitimden tümüyle kamusal eğitim olanakları yoluyla yararlandırılmalıdır. Formal vocational education have been related with the work, market and employment from the the time emerged. After the second half of the 19th century, at industrial education and training was mentioned as precondition to provide growth and wealth. The education economists such as Theodore Schultz and Gary Becker who claimed the education is related with these outputs became influent in accepting educational expenditure as “investment in human capital”. In this study, a theoretical analysis of the relationship between vocational and technical education process; evaluations on formal  vocational education process which causes a base the discourse and practices headed to have students to be made as “subjects against to self” or “objects” and a description regarding to political and legal change of vocational and technical education in Turkey are being shared. There are specialness to paupers and disadvantages; empowerment of gender roles, to be connected with the secondary markets, closeness to academic achievement and higher education levels and building up a low/subsidiary identity amongst the specifications and functions which define main character of formal vocational and technical education It can be added these specifications such as  a kind of suppressive pathologies in work life are being constructed, places where the child labor exploitation occur either in workplaces or in school practices. Nowadays, in new amendments regarding to vocational education, there are article of laws which strengthening the link cause the children to be a part of the market before than they graduate and child labor exploitation. This situation shows the necessity of utterance of the views on the meaning of education and emancipatory forms of it. From the literacy problem to enrollment rates of elementary and secondary education and also schooling rates regarding to vocational or general education and finance of education have been considered as a planning problem. On the other hand,   the social, democratic, political sides of the education were revealed in planning studies, as well as economic aspects.  Education should be understood as a political process beyond as an interest of the politics. From the educational finance point of view, the allocation of the public budget by secondary education fields also may be decided as political preference alongside as a technical planning problem.  Understanding that the resource allocation mechanism reflect the specific political  choices and developing some democratic struggling channels and rules are becoming vital. It seems that, suggesting the policies which either will be good for society or re-create inequalities  or decrease them as technical expertise issues is out fashioned. Vocational secondary schools function as organizations which do not give options to students other than being a narrowed “semi skilled manpower” and expect them to work creating a future for themselves such “against to themselves” by the programs provided and skill development training in firms (student apprenticeship).  Students should not be condemned to formal vocational secondary schools which exclude them from being conscious and emancipated citizens. They should be supported by holistic public education programs which financed by public budget and headed to support students to be intellectually progressed political subjects and citizen at obligatory education levels.