2014 Mart ayında, Kırım yarımadasının, resmi adıyla Kırım ve Sivastopol Cumhuriyeti’nin ilhak edilmesinin ve Rusya Federasyonu’nun bir parçası haline getirilmesinin ardından Kırım üzerinde bir tarafı Rusya’nın diğer yanda AB ve ABD’nin bulunduğu bir uyuşmazlık süreci başladı. Batılı güçler, ilhakı uluslararası hukukun ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün ilhakı olarak değerlendirirken, Rusya Kırım’da yapılan referanduma dayanmak suretiyle bölgenin Rusya’nın egemenliğine geçişinin meşru olduğunu savundu. Kırım’ın ilhakının ardından Rusya’ya müzahir güçler, Ukrayna’nın doğu bölgesinde, Donetsk ve Luhansk Oblasts şehirlerinde kontrolü sağladı. Bölgede Rusya’nın dış politikası Ukrayna’nın doğu bölgesinin istikrarsızlaştırılması üzerine kurulurken, AB ve ABD Rusya’ya karşı bir dizi ekonomik yaptırım kararını hayata geçirdi. Bu çalışmada Kırım’ın ilhakının ardından yaşanan süreç ekonomik bir perspektifle değerlendirilmiş, AB’nin uyguladığı ve ABD’nin de katıldığı ekonomik yaptırımlar ve söz konusu yaptırımların Rusya’ya etkileri analiz edilmiştir.

In March 2014 the Crimean Peninsula -namely the Republic of Crimea and Sevastopol- was annexed from Ukraine, thereby becoming two federal subjects of the Russian Federation. While the Western powers consider the annexation to be illegal, as it breaches the international law and violates territorial sovereignty of Ukraine, the Russian Federation claims that the referendum in which the Crimean population chose to be part of Russia is completely legitimate. Following the annexation of Crimea, the Western powers, including the EU and the U.S. imposed several restrictive measures on Russia in order to influence the Kremlin’s foreign policy toward Ukraine. By drawing on the theory of international economic sanctions, this paper seeks to analyse the content and application of sanctions and assesses whether the sanctions succeeded in changing the geopolitical trajectory of the Russian Federation.