SELİM İLERİ’NİN HİKÂYELERİ’NDE KENT/ KENTLEŞME MESELESİ

Selim İleri’yi sanatçı ve aydın olarak meşgul eden meselelerden biri de mimaridir. İstanbul’un kentleşmesi, değişimi hikâyelerin bütününe sinmiştir. Eski İstanbul’un yıkımı, modern bir kentleşmenin tam anlamıyla gerçekleştirilemeyişi ve modern yaşamın mekânı kent hikâyelerde işlenir.Mimari açıdan İstanbul’un geleneksel yapısını kaybedişi, çarpık kentleşmenin meydana gelişi ve geleneksel mimarinin doğayla iç içe olan yapısının bozulması ön plandadır. Şimdiki zamanda modern yaşamın mekânı olarak ‘kent’teki insan ilişkilerinin kapital ekonomik ilişkiler bağlamında gerçekleşmesi, şehir insanın psiko-sosyal anlamda düzey kaybına uğraması ve neticesinde yaşanan toplumsal yozlaşma meseleyi salt mimari duyarlığın ötesine taşır. İstanbul’un değişimi ve bu değişimin mimari ve toplumsal boyutları hikâyelerde eleştirilirken eski İstanbul, mimarisi, doğası ve insan ilişkileriyle özlemlenir.Kent/kentleşme meselesini hikâyelerde birkaç kavram etrafında ele almak mümkündür. İstanbul’un kentleşmesinin ‘mimari’ bir problem olarak ele alınması, İstanbul’un değişimiyle meydana gelen ‘toplumsal hayat ve yozlaşma’ ve bu iki durum neticesinde eski İstanbul’un ‘nostaljik’ bağlamda işlenişidir.