Marksçı bir perspektiften 1789 insan hakları bildirisinde insan-vatandaş işbirliği sorunu

The Declaration of Rights of 1789 has been always regarded as a gain of rightsin the domains of freedom, equality and right of property in the history of man. While we find within it Man and Citizen as the keywords we usually ignore what these are actually standing for. In fact this division of Man and Citizenis nothing but an affirmation of capitalism offering people to lead two separate lives in two distinct realms. This in turn gives us the possibility to come across the abstract Man covering up its being the bourgeois himself in reality along with the legal term Citizen infused with morality, introduced as if in a justification of his demand for the rights. And just there we find Marx who in his way puts an end to the dissimulation in question. So this work aims, in the line of Marx, an uncovering of the identities of the Man and Citizen in the declaration. hâkimiyetini elinden tutan egemen sınıftır ve ekonomik yapıya hâkim olan sınıf bu şekilde yasal, politik ve toplumsal bilinç formlarını belirler. İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisi de bir bakıma bu egemen sınıfın, başka bir deyişle burjuvazinin ortak işlerini idare etme girişimidir. Agamben in Homo Sacer adlı çalışmasında dikkat çektiği gibi bildirideki insan, vatandaşlığın sınırları içerisinde belirir; bu da bize eski Yunan polisini anımsatır; zira orada insan zaten bir hak öznesidir ve doğrudan bir politik aktördür. İnsan olmanın sınırlarının çizildiği eşitlikçi sayılan bu toplumun dışında kalanlar ise insanlığın dışında sayılmaktadır. Bu noktada Agamben insan haklarının esasında vatandaşlığın sınırları dahilinde muhafaza edildiğinin altını çizer. Vatandaşlık mefhumu modern düşüncede ne kadar merkezi konumda olsa da esasında yeterince muğlâktır. Marx a göre ise vatandaş sadece sözde İnsan ın haklarını muhafaza etmenin aracıdır. Eşitlik, özgürlük, mülkiyet gibi anahtar mefhumlar oldukça soyuttur ve evrensel bir form altında idealize edilirlerken esasında burjuva sınıfının çıkarlarını gözetmektedirler. Mesela özgürlük mefhumuyla aslında mülkiyet özgürlüğü mesele haline gelir. Burjuva toplumunun temelini meydana getiren, bu bireysel özgürlüktür. Herkes birbirinde kendi özgürlüğünün gerçekleşmesini değil, sınırlanmasını görür. Herkesin sahip olduklarının keyfini dilediği gibi çıkarabileceği beyan edilir. O zaman soru özgürlük mefhumunun nasıl daha anlamlı bir seviyeye yükseltilebileceğidir. Gotha Programı nın Eleştirisi nde Marx bize bir kölelik sitemini dayatan burjuva hakkının dar ufkundan, yabancılaşmadan bizi kurtaracak olan bireyin gelişiminden, kendini bilmesinden, tanımasından bahseder. Birey olarak varlığımızın ifadesi türsel varlığımızı gerçekleştirmektir. Bildiri nin özellikle desteklediği rekabetçi, egoist insan ise kendi ihtiyaçlarını karşılamak için olmadıkça başkalarıyla bağlantısı olmaksızın, bir monad gibi kendine kapalı kalır. Gotha Program nın Eleştirisi nde Marx eşitlik hakkını da eleştirir. Esasında söz konusu olan eşit olmayan bir emek için eşit olmayan bir haktır. Hâlbuki bireyler eşit değildir; yalnızca bir yönleriyle düşünülemezler, soyutlanamazlar. Marx hakkın kendisinin eşit olmamasının gerektiğinin altını çizer. Öte yandan bireylerin iş bölümüne dayanan bütün toplumsal eşitsizliğin elimine edildiği ve böylece sınıf farklarının bertaraf edildiği komünist bir toplumda bütün toplumsal ve politik eşitsizliğin ortadan kaybolacağını belirtir. Sadece böyle bir toplumda bireyler entelektüel kapasiteleri, yetenekleri... vs. ile beraber canlı varlıklar olarak göz önüne alınacaklardır. Kendilerini özgürce geliştirme imkânı onlara daima açık olacaktır. Emek yaşamak için bir araç değil, yaşamın ilk ve en önemli ihtiyacı olacaktır. İnsan ve Vatandaş işbirliği ve bu mefhumların bize ayrı ayrı sunduğu sorunların, bu çalışmada, bizi toplumun yapısıyla yüzleşmeye götürmesi amaçlanmaktadır. Söz konusu işbirliğinin temelde hangi haklara talip olduğu ve bu hakların ne anlama geldikleri ve neleri sakladıkları, Marx ın konuyla ilgili ortaya koyduğu tespitlerle ve toplumun daha ileri safhasına ilişkin gelecek tasavvurlarıyla beraber ortaya konulacaktır.

The question of man-citizen cooperation in the declaration of rights of 1789 from a marxian perspective

1789 tarihli İnsan ve Yurttaş hakları Bildirisi insanlık tarihinde her zaman özgürlük, eşitlik ve mülkiyet hakkı alanlarında bir kazanım olarak görülmüştür. Bu bildirinin içerisinde anahtar kelimeler olarak İnsan ve Yurttaş ı bulurken genellikle bunların neyi temsil ettiklerinin farkında olmayız. Esasında İnsan veYurttaş ayrımının insanlara iki farklı alanda iki ayrı yaşam sürmelerini öneren bir kapitalizm olumlamasından başka bir şey olmadığının farkına varabiliriz. Bu da bize sanki hak talebini haklı çıkarmak için ortaya konmuş ahlak aşılanmışyurttaş gibi bir hukuki terimle birlikte gerçekte olduğu burjuvayı gizleyen soyutİnsan la karşılaşma imkânını verir. Bu noktada da kendi yöntemiyle söz konusu üstü örtüklüğe son veren Marxı buluruz. Dolayısıyla bu çalışma Marxın görüşleri ekseninde bildirideki İnsan ve Yurttaş ın kimliklerinin deşifre edilmesini amaçlamaktadır. Öncelikle Hobbes ve Lockenin bir yandan bencillik ve rekabet, diğer yandan eşitlik ve özgürlük mefhumlarıyla ortaya koydukları insan tanımlarından hareketle Marxın doğa durumundaki insanın sivil topluma mensup biriyle benzerliklerine dikkat çektiği eleştirisiyle karşılaşırız. Yahudi Sorunu Üzerine adlı metninde sivil toplum mensubu insanın vatandaştan ayrı, gerçek insan, hissi, dolayımsız varoluşundaki insan olarak alındığını, politik insanın ise, tersine, soyut ve yapay insan olduğunu söyler. Kısacası klasik toplumsal sözleşme teorileri kapitalist toplumu meydana getiren doğa durumundaki insan görüntüsü altındaki bencil bireylerin atomize yığınını yansıtan birer ayna görevi görmektedirler. 1789 tarihli İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisinde ise önce İnsan ve Vatandaş ayrımının, iki ayrı alanda, iki ayrı yaşam sürmeyi önerdiğini fark ederiz: özel alanda, başka bir deyişle birbirleriyle rekabet halindeki bireylerin meydana getirdiği sivil toplumda insan olarak; ortak yasaların ve çıkarların karakterize ettiği kamusal alanda ise vatandaş olarak. Vatandaş doğal durumdaki çıkar çatışmalarının sebep olduğu uygunsuzlukları önlemek için toplumsal sözleşmeye katılan insandır aslında; bunun karşılığında doğal haklarının garanti altına alınmasını bekler. Önemli olan nokta ise kapitalist sistemin hem doğal insanı hem de sözleşmenin bağladığı insanı, başka bir deyişle vatandaşı kabul etmesidir; zira düzenli bir toplum adına yapılan hak teslimi, söz konusu hakların kapitalizm tarafından bazı sınırlamalara tabi tutulması ve aynı anda da özel alanda bu doğal haklarının keyfini çıkarmasına müsaade etmesidir. Herkesin herkese karşı savaşı, insanın en temel hakkı, özel mülkiyet hakkına bağlı doğal takas etme eğilimiyle ilişkili olan rekabet olarak yeniden tanımlanır. Öte yandan vatandaş tanımının ahlaki bir tarafı da vardır. Yasalara bağlı, belirli görevleri icra eden herkes için geçerlidir. Marxa göre bu ahlaki pozisyon bizi doğrudan dinsel çıkarımlara sevk etmektedir. İnsan mefhumu ise daha sorunludur. Türsel varlıktan hareketle gerçek insanın peşindeki Marx için bu insan, gerçek insana yapılan bir soyutlamanın ürünüdür. Marxın kapitalist toplum tanımını takip edersek bu İnsanın kimliğine yaklaşmamız mümkün olabilir. Ne de olsa söz konusu bildiri kapitalist sistemin olumlanması sayılır. Kapitalist toplum üretim için emeğin satılıp satın alındığı bir toplumdur. Bu noktada toplum bir yanda proletarya, diğer yanda burjuvazi olmak üzere ikiye ayrılır. Biri kaynakların

___

  • AGAMBEN, Giorgio (1998) Homo Sacer: Sovereign People and Bare Life, Trans. by Daniel Heller-Roazen, California: Stanford Uni. Press.
  • AMERIKS, Karl ed. (2000) German Idealism, Cambridge: Cambridge Uni. Press.
  • ARENDT, Hannah (1998) The Human Condition, Chicago: Uni. Of Chicago Press.
  • ARENDT, Hannah (1962) The Origins of Totalitarianism, Ohio: The World Publishing Company.
  • COFFIN, G. Judith, et al. (2002) Western Civilizations, New York: Norton.
  • CARVER, Terrel ed. (1991) The Cambridge Companion to Marx, New York: Cambridge Uni. Press.
  • MARX (1977) Capital, Vol: I. Trans. By Ben Fowkes. New York: Random House.
  • MARX & ENGELS (1972) Critique des programmes de Gotha et d’Erfurt. Paris : Editions Socials.
  • MARX, Karl (1975) Early Writings, Harmondsworth: Penguin.
  • MARX & ENGELS (1992) The Communist Manifesto, New York: Bantam Classic.
  • MARX & ENGELS (2005) “The German Ideology”. Sociological Theory in the Classical Era: Text and Readings By Edles, Laura and Applerouth, Scott. USA: Sage Publications.
  • MARX, Karl (2002) “On the Jewish Questions”, Marx On Religion, ed. Raines, John C., Philadelphia: Temple Uni. Press.
  • VERNANT, Jean-Pierre (1987) “L’individu dans la cite”. Sur l’individu. Paris: Éditions Seuil.