Birinci basamakta gece terlemesine yaklaşım “Dikkatten kaçan önemli bir belirti”

Birinci basamakta gece terlemesi sık görülen, oldukça farklı ve önemli hastalıklara işaret edebilen bir şikâyettir. Buna karşılık gerek epidemiyolojik sıklık ve özellik gerekse de diğer hastalıkların semiyolojik tanısında kullanımı hakkında çok fazla veri bulunmamaktadır. Gece terlemesi primer (idyopatik) hiperhidrozisten ve over follikül yetmezliğine bağlı durumlardan ayırt edilmelidir. Gece terlemesi ile alakalı durumlar arasında çeşitli tipte kanserler, enfeksiyon hastalıkları, ilaçlar, uyku problemleri ve diğer bazı hastalıklar vardır. Gece terlemesine yaklaşımda ilk belki de en önemli basamak, önemli verilerin sağlandığı anamnezdir. Sonrasında fizik bakı ve laboratuar tetkikleri ile tanı desteklenmektedir. Aşağıdaki derlemede gece terlemesi ile karşılaşabilecek birinci basamak sağlık çalışanlarına yol gösterebilecek bazı noktalar üzerinde durulmuştur.  

___

  • Allen,U., 2010. Infective endocarditis: Updated guidelines. Can. J. Infect. Dis. Med. 21, 74-77.
  • Aktoğlu, S., Yorgancioglu, A., Cirak, K., 1996. Clinical spectrum of pulmonary and pleural tuberculosis: A report of 5, 480 cases. Eur. Respir. 9, 2031-2035.
  • Ayers, B., Smith, M., Hellier, J., Mann, E., Hunter, M.S., 2012. Effectiveness of group and self-help cognitive behavior therapy in reducing problematic menopausal hot flushes and night sweats (MENOS 2): A randomized controlled trial. Menopause. 19, 749-759.
  • Centers for disease control and prevention. 2012. HIV/AIDS Basics. http://www.cdc.gov/hiv/resources/qa/qa5.htm. Accessed Jan.5.5.2012.
  • Clinic, M., 2013. Night Sweats. Definition. http://www.mayoclinic.com/health/night-sweats/MY00576, Updated at July, 13, 2013.
  • Collison D.W. Excessive sweating. Causes of sweating. Merck Manual. 2007.
  • Corbett, E.L., Zezai, A., Cheung, Y.B., 2010. Provider-initiated symptom screening for tuberculosis in Zimbabwe: Diagnostic value and the effect of HIV status. B. World. Health. Organ. 88, 13-21. perifer bölgelerde LAP varlığında Hodgkin dışı lenfomalar akla gelmelidir. Tbc’nin akciğer dinleme bulgusu olabileceği gibi karsinoid sendromda hışıltı da duyulabilir (Modlin ve ark., 2010). Enfektif endokardit varlığında ise kalpte yeni bir üfürüm dinlenebilir. Laboratuar testleri
  • Laboratuar testleri genellikle anamnez ve fizik bakı bulgularını desteklemek için düşünülebilir. En sık gece terleme sebeplerinin dışlanabilmesi için kan tahlili, Tüberkülin Deri Testi (PPD), göğüs röntgeni ve tiroit hormon paneli ilk başta istenecek tetkikler olabilir. Eritrosit sedimentasyon hızı ile birlikte şüpheleniliyorsa Brucella IgG ve IgM istenir ve 1:160 üzerindeki titrelerde tanı konabilir. Noktürnal değişken ateş ile birlikte gece terlemesi varlığında kan kültürü yaptırılması gerekebilir. Sonrasında ise göğüs ve abdominal tomografi ve kemik iliği biyopsisi düşünülebilir. Tanıyı desteklemek için premenopozal dönemdeki bir kadında FSH istenebilecekken eğer LAP saptanmışsa biyopsi düşünülmelidir. Eğer şüpheleniliyorsa karsinoid tümörde salınan 5-hidroksiindolaasetik asit (5-HIAA) idrar testlerinde saptanabilir (Modlin ve ark., 2010). Hastanın yönetimi
  • Birinci basamak klinik uygulamaları diğer uzmanlık dallarının stratejilerinden farklı yaklaşımları içerir. Bu açıdan birinci basamak uzmanlığında kullanılan “Bekle-gör” yaklaşı mı gece terlemelerinde geçerli olmamakta, pek çok hastalık atlanabilmektedir. Anamnez ve fizik bakı sonucu eğer elde yeterli bulgu veya belirti varsa olası tanıya yönelik bir eylem planı belirlenebilir. Bu tip bir eylem planı için kanıta dayalı öneriler Tablo 2’de gösterilmiştir. Bunun yanında bazı hastalarda yeterli ipucu oluşturabilecek bulgu veya belirti bulunamayabilir. Böyle bir durumda kanıta dayalı tıpa göre yapılandırılmış bir yönetim algoritması bulunmamaktadır. Basit laboratuar tekniklerinden daha karmaşık olanlara doğru hastalıkların görülme sıklığına paralel olarak bir algoritma şek. 1’deki gibi olabilir. Sonuç Gece terlemesi birçok hastalık ve tıbbi durumla beraber olabilecek önemli bir belirtidir. Bu belirti ile ilgili birinci basamakta yapılmış çalışma sayısı sınırlıdır. Özellikle sorulmadığı zaman çoğu hasta bu durumu doktoruna bildirmemekte bu durumda önemli bir tanısal süre kaybolabilmektedir (Mold ve ark., 2004). Birinci basamakta çalışan hekimlerin konu ile ilgili farkındalığı arttıkça bu tip şikâyeti olan hastalar daha erken bir şekilde saptanıp, uygun tanı ve tedavi alabilirler.