İlâhîleri̇n genel özelli̇kleri̇, şeki̇lsel yapıları ve benzer özelli̇kler taşıyan bazı Türk di̇n mûsi̇kîsi̇ formlarının i̇lâhî formu olarak tasni̇flendi̇ri̇lebi̇lmesi̇ne dai̇r bi̇r görüş

Türklerin 11. yüzyılda Anadolu’yu yurt edinmeleri ile birçok ozan, derviş ve mutasavvıf şair, manevi duyguları dile getirmek ve dini yaymaya çalışmak adına tasavvufî özellikleri hâiz millî şiirlerini sazlarıyla söylemiş, zamanla Türk din mûsikî formlarının şekillenmesinde rol oynayan ve tarihte birçoğu “ilâhî” olarak adlandırılan bu eserler, ilerleyen asırlarda bazı farklı özelliklerine göre tevhîd, münâcât, na’t, tevşîh, mersiye, savt, nefes, şuğul, temcîd ve tesbîh gibi isimler kazanmıştır. Günümüzde ilâhîlerle her bakımdan benzerlik gösteren bu isimlerin Türk din mûsikîsinin başlıca birer formu olarak değerlendirilmesi, ilâhî formunun tanımlandırılmasını oldukça zorlaştırmaktadır. Zira ilâhîler, tüm bu farklılıkları kendi bünyesinde toplayacak genel özellikleri hâizdir. Türk mûsikîsi literatüründe ise bu formların standart bir tanımlandırma ve tasniften uzak olduğu görülmektedir. Bu sebeple günümüzde birçok dinî mûsikî formu, ilâhî formu olarak nitelendirilebilmektedir. Bu durum, ilâhîlerin ne denli önemli ve genel mahiyette bir form olduğunu gösterse de eğitim sahasında, akademik çalışmalarda ve icrâ sahasında bir kavram ve tasnif karmaşasına yol açmaktadır.

An opi̇ni̇on regarding the general characteristics of the hymns, their formal structures, and the classification of some forms of Turki̇sh religious music with similar properties as hymn form

With the Turks' making Anatolia their homeland in the 11th century, many poets, dervishes and sufi poets sang their national poems with mystical features with their instruments in order to express spiritual feelings and try to spread the religion. These works, which are called, have gained names such as tawhid, münacat, na’t, tevsih, mersiye, savt, nefes, shugul, temcid and tasbih in the following centuries according to some of their different characteristics. The fact that these names, which are similar to the hymns in every respect, are considered as the main forms of Turkish religious music today, makes it very difficult to define the hymn form. Because hymns have general features that will gather all these differences within themselves. In the Turkish music literature, it is seen that these forms are far from a standard definition and classification. For this reason, many religious music forms today can be described as hymns forms. Although this shows how important and general form the hymns are, it causes a conceptual and classification confusion in the field of education, academic studies and performance.

___

  • AKDOĞU, O. (1996). Türk Müziği’nde Türler ve Biçimler. İzmir: Ege Üniversitesi Basımevi.
  • ATEŞ, E. (2015). Türk Din Mûsikîsi. İstanbul: Rağbet Yayınları.
  • BANARLI, N.S. (1983). Resimli Türk Edebiyâtı Târihi. İstanbul: Milli Eğitim Basımevi.
  • BOZÇALI, M. (2006). Alevi Bektaşi Nefeslerinde Dini Muhteva. İstanbul: Horasan Yayınları.
  • CAN, H. (1996). Dinî Türk Mûsikîsi Lügatı. Mûsikî Mecmuâsı 19, 56–57.
  • EZGİ, S. (1935). Nazarî ve Amelî Türk Mûsikîsi. İstanbul: Kâatçılık ve Matbaacılık Anonim Şirketi.
  • GÖLPINARLI, A. (1992). Alevî Bektâşî Nefesleri. İnkılâp Kitabevi, İstanbul.
  • İLERİCİ, K. (1981). Bestecilik Bakımından Türk Müziği ve Armonisi. İstanbul: Milli Eğitim Basımevi.
  • KAHRAMAN, S.A. & DAĞLI, Y. (2003). Günümüz Türkçesiyle Evliya Çelebi Seyahatnâmesi: İstanbul. Yapı Kredi Yayınları.