Meşrutiyet’in Evrimci Dergisi: Ulûm-ı İktisadiye ve İçtimaiye Mecmuası

Ulûm-ı İktisadiye ve İçtimaiye Mecmuası, Meşrutiyet’in ilanından sonra yayın hayatı- na başlamış ve 27 sayı yayımlanmış aylık bir dergidir. Kurucuları ve derginin fikrî yöneli- mini belirleyenler Ahmed Şuayb, Rıza Tevfik ve Mehmed Cavid’dir. Dönemin seçkin entelektüelleri de iktisadî ve sosyolojik/felsefî konularda yazılarını bu dergide yayım- lamışlardır. Dergi, Türk yayıncılık tarihinin ilk sosyal bilim dergisi olarak kabul edilmek- tedir. Bu dergide iktisadî anlamda liberal bir çizgi benimsenmiş ve Osmanlı Devleti için uluslararası ekonomide bir konum belirlenerek tarım politikalarının güçlendirmesi fikri savunulmuştur. Sosyolojik olarak organizmacı, evrimci, bireyci ekole yakın durulmuş ve Comte, Spencer, Le Play’in sosyolojik yaklaşımları takip edilmiştir. Ancak özellikle Balkan Savaşları sonrasında Osmanlı aydınları arasında hakim paradigmanın değişmesi sonucun- da, Ziya Gökalp’in temsil ettiği Durkheim sosyolojisinin karşısında bireyci görüş etkin- liğini kaybetmiş ve dergi arkasında iz bırakmadan yayın hayatından silinmiştir. 

-

The Ulûm-ı İktisadiye ve İçtimaiye Mecmuası (Journal of Economic and Social Sciences) is a monthly journal was first published after the declaration of Constitutional Monarchy. Ahmet Şuayb, Rıza Tevfik and Mehmed Cavid were the founders of the journal both in terms of intellectual and institutional basis. The journal is considered as the first of social science journal in the history of Turkish academic literature. The journal adopted a liberal standpoint and argued for fostering agricultural policies for the Ottoman Empire and stayed close to the organismic theory, i.e. the theory of evolution and the individualistic perspective. It stood in line with Le Play’s, Comte’s and Spencer’s sociological approaches. On the other hand, after the outbreak of Balkanian War with which there occurred a paradigm shift among Ottoman intellectuals, the individualistic perspective lost its ground against the Durkheimian sociology represented by Ziya Gökalp. Consequently the journal effaced from the surface of the publishing life without leaving any trace