Anlamsal Değişim Işığında Ins ve Vahş Kelimelerinin Zıtlık İlişkisi

Anlamsal değişim, modern dilbilim alanındaki önemli dilbilimsel konulardan biridir. Zira anlamsal değişim; dile dair yaşantının tüm yönleriyle, dilin geçirdiği süreçlerle, bazı kelimelerin geçirdiği gelişim veya tamamen anlamdan uzaklaşmasına binaen dilde meydana gelen değişikliklerle ilgilenir. Nitekim bazı kelimelerin anlamı bağlamdan bağlama farklılık gösterir, bu da çok anlamlılık olarak adlandırılır. Bazı kelimeler ise kültürel çevrenin ve ana dil konuşurlarının oluşturduğu kültürel ve sosyal faktörlerin değişimine bağlı olarak kullanılmazlar. Bazılarının anlamlarında da çoğunlukla kelimenin günlük yaşam içindeki kullanımından kaynaklanan ve sözcüğü, asli manasından tamamen soyutlayan köklü bir değişim görülür. Sözcükler, bazen somut kavramlar arasındaki geçişleriyle bazen de somuttan soyuta yaptıkları geçişlerle gelişir. Çoğunlukla gelişim mecazi kullanımın sonucunda gerçekleşir. Bu çalışmada hem eski Arap şiirinde oldukça yaygın olarak kullanılan hem de nesir sanatlarının tümünde bulunan tıbâk-ı manevi sanatı bağlamında bir araya gelen -الأنس و الوَحش- ifadelerini birbirine zıt kavramlar kapsamında ele alacağız. Zira okur, Arapça kitaplarda Arapların zıt kullanımlara olan ilgisini ve sözlüklerde bazı kelimelerin şerhinde bu zıtlıklara başvurduğunu açıkça görmektedir. Araştırmanın problemi iki soruda kendisini gösteriyor. İlki; sözcükler çağlar boyunca yaptıkları zaman yolculuğunda dayandıkları ve geliştirdikleri anlamı koruyabildiler mi? İkincisi ise; sözcükler Kur’an-ı Kerim’de yer almasıyla başlayıp Arap dilinin lügatlerine girmesi ve tüm devirleri boyunca Arap şiirinde taşıdığı anlamlarla son bulması sürecinde hangi aşamalardan geçmiştir? Araştırmamız, anlamsal değişimi ve en önemli etkenlerini ele alan kısa bir açıklama ile başlamaktadır. Daha sonra bu iki zıt ifadenin -الأنس و الوحش- taşıdığı farklı anlamlar, geçirdiği zaman yolculuğu üzerinden sunulmaktadır. Bu süreçte geçirdikleri değişim incelenmiş; sözlük anlamı, pratik kullanım anlamı ve mecazi anlamı açıklanmıştır. Daha sonra bu iki sözcüğün Kur’an-ı Kerim ayetlerinde ve asırlar boyunca Arap şiirinde nasıl yer aldıkları gözlemlenmiştir. Son olarak, bu iki sözcükte meydana gelen anlamsal değişime dikkat çekilmiş ayrıca üzerinde çalışılan taban tabana zıt terimlerin her birinin gelişimi hakkında elde edilen en önemli sonuçlar özetlenmiştir. Bu çalışma, birçok Arapça sözcüğün İslam’ın gölgesinde anlamsal olarak geliştiğini, ilerlediğini ve kültürel ve dini etkenler sebebiyle gözle görülür bir gelişmişlik seviyesine ulaştığını ortaya koymaktadır. Anlamlarını korumuş sözcükler olduğu gibi asli anlamları, örfî ve ıstılâhî kavramlara naklolan sözcükler de tespit edilmiştir. Örneğinالإنس sözcüğü aslî anlamını korumakla birlikte somut anlamdan soyut anlama doğru bir gelişim göstermiştir. الوحش sözcüğü ise aslî manasını korumuştur ve açlık anlamına gelen ifadeyi terk ederek bizim -bugün- ‘vahşet’ kavramı olarak bildiğimiz minvalde daha geniş kapsamda kullanılmaya başlanmıştır. Bu durum; hem yeni sosyal ve kültürel zevkle uyum içerisinde hem de zamanın ruhuna ve hakim kültüre uygundur.

The Two Antonyms (al- Uns and al- Wahsh=Humans and Monsters) in the Light of Semantic Development

The semantic development is one of the important linguistic issues in the science of modern linguistics, as it deals with the research in aspects of the life of the language, its passage through time, and the changes that occur to it that are capable of changing the course of some of its words or abandoning them at all. The meaning of some words differs from context to context, which is called polysemy, and some words are not used due to the change of the cultural environment and the social and civilizational factors surrounding the community of its native speakers, and some words have a radical development in their concepts that distances them from the first meaning for which they were set, and this is often due to their frequent use and employment in the language of daily life. Words develop sometimes with their transitions between concrete concepts and sometimes with their transitions from concrete to abstract. Yet the development is often the result of the metaphorical use of it. As for the reason for choosing these two antonyms (al-uns and al-wahsh=humans and monsters), which come together in the context of juxtaposition, it is due to its frequent occurrence in ancient Arabic poetry on the one hand, and in all the arts of prose on the other hand. Because the reader clearly sees the interest of the Arabs in antonyms in Arabic books and their reliance on them in interpreting some of the words in dictionaries. The research problem is manifested in two questions. The first: Did the expressions, in their time journey throughout the ages, preserve their meaning on which they were based and established for them? What are the stages it went through during its development, starting from its occurrence in the Holy Qur’an, passing through the dictionaries of the Arabic language, and ending with the meanings that it carried in Arabic poetry through all its ages? The research begins with a brief theoretical introduction in which we talk about the semantic development and its most important factors. After that, the research presents the different meanings of the binary opposites (al-uns and al-wahsh) through the journey of time, and proceeds to examine their development, and shows their lexical, used and metaphorical meanings, and then monitors how they appear in the verses of the Holy Qur’an, and Arabic poetry throughout the ages. Finally, the research ends by mentioning the semantic development that occurred in the two terms, and summarizes the most important conclusions reached about the development of each of the studied antonyms. This study reveals that many Arabic words semantically developed and progressed in the shadow of Islam and have reached a high level of development due to cultural and religious factors. It is also stated that there are words that have preserved their meanings, as well as words whose original meanings have been transferred to customary and conceptual concepts. For instance, the word “al-uns” has evolved from a concrete meaning to an abstract meaning while maintaining its original meaning. As for the term “al-wahsh”, it preserved its original meaning and expanded until we have what is known as the concept of brutality, and the expression meaning hunger has been abandoned. This situation corresponds with both the new social and cultural taste and the spirit of the time and the prevailing culture.

___

  • Amâyire, İsmail Ahmed. Buhûs fi’l-lügati ve’l-istişrâk. 1. bs., Ürdün: Dâru Vâil, 1996.
  • Abdülcelîl, Mengûr. İlmü’d-Delâle. Dımaşk: İttihâdü’l-Kitâbi’l-Arabî, 2001.
  • Abduttevvâb, Ramaḍân. Buḥuṯ ve mekâlât fi’l-luga. el-kâhire: Mektebetü’l-ḫâncî, 1995.
  • Abdüttevvâb, Ramazan. Lahnü’l-Âmmei ve’t-Tedavvuru’l-Lügavî. 2. bs. el-Kâhire: Mektebetü Zehrâi’ş-Şark, 2000.
  • Alwani, Basma. Ahmad Faris Eş-şidyak ve Ishamatühü Fi Haraketi Al-Nahda Al-Arabiyye Fi Al Karnı At-tasi Aşar. Ankara: sonçağ, 2021.
  • Boubes, Enas. Sudûr ve Vurûd Kavramlarının Anlamsal Gelişimi. Mîzânü’l-Hak: İslami İlimler Dergisi, 11 sayı, Aralık 2020.
  • Cerîr. ed-Dîvân. 1. bs., Beyrût: Dâru’l-Erkam, 1997.
  • Ebû Şebke, İlyâs. Mecmûatü Afâî’l-Firdevs. 3. bs., Beyrût: Dâru’l-Hadâra, 1962.
  • Ebû’l-Atâhiye. ed-Dîvân. Dımaşk: Matbaatü Câmiati Dımaşk, 1965.
  • el-Absî, Antera. ed-Dîvân. 4. bs., Beyrût: Meclisü’l-Maârif.
  • el-Isfahânî, er-Râgıb. Müfradâtü Elfâzı’l-Kur’ân. thk: Adnân Dâvûdî. 1. bs., Dımaşk: Dâru’l-Kalem, 1996.
  • el-Askerî, Ebû Hilâl. ed-Dîvân. Dımeşk: El-Matbaatü’t-Taâvuniyye, 1979.
  • el-Bârûdî, Mahmud. ed-Dîvân. Beyrût: Dâru’l-Avde, 1992.
  • el-Bergûgî, Abdürrahmân. Şerhu Dîvâni’l-Mütenebbî. Beyrût: Dâru’l-Kitâbi’l-Arabiyyi, 1986.
  • el-Farazdak. ed-Dîvân. Beyrût: 1. bs., Dâru’l-Erkam, 1997.
  • el-Hımsî, Dîkü’l-Cinni. ed-Dîvân. Dımaşk: İttihâdü’l-Küttâbi’l-Arab, 2004.
  • el-Messeddî, Abdü’s-Selâm. el-Lisâniyyêtü ve Üsüsühê’l-Ma’rifiyye. Tunus: el-Matbaatü’l-Arabiyye, 1986.
  • el-Messeddî, Abdü’s-Selâm. el-Üslûbiyye ve’l-Üslûb. 3. bs., Tarablus: Ed-Dâru’l-Arabiyye li’l-Kitâb, 1982.
  • el-Mütenebbî. ed-Dîvân. Beyrût: Dâru’l-Ma’rife.
  • es-Sükkerî. Şi’ru’l-Ahtal. 2. bs., Beyrût: Dâru’l-Âfâkı’l-Cedîd, 1979.
  • ez-Zemahşerî. Esâsü’l-Belâga. Beyrût: Dâru’l-Ma’rife, 1979.
  • Fenderîs. el-Lüga. Tercüme. Abdü’l-Hamîd ed-Devêhilî, ve Muhammed es-Sakâs el-Kâhire: Mektebetü’l-Encelû’l-Mısriyye, 1950.
  • Hasân, Temmâm. el-Lügatü’l-Arabiyyetü Ma’nêhê ve Mebnêhê. 4. bs., el-Kâhire: Âlemü’l-Kütüb, 2004.
  • İbnü ebî Rabîa, Lebîd. ed-Dîvân. 1. bs., Beyrût: Dâru’l-Ma’rife, 2004.
  • İbnü ebî Rabîa, Ömer. ed-Dîvân. 1. bs., Beyrût: El-Matbaatü’l-Vataniyye, 1934.
  • İbnü Fâris, Ahmet. Mekâyîsü’l-Lüga. thk: Abdü’s-Selâm Hârûn. Beyrût: Dâru’l-Fikr.
  • İbnü Manzûr, Lisânü’l-Arab. 6. bs., Beyrût: Dâru Sâdir, 1997.
  • İbnü Sevri’l-Hilâliyyi, Humeyd. ed-Dîvân. 1. bs., el-Kâhire: Dâru’l-Kütübi’l-Mısriyye, 1951.
  • İbnü’d-Dümeyne. ed-Dîvân. el-Kâhire: Dâru’l-Urûbe.
  • İbnü’r-Rûmî. ed-Dîvân. Mısır: el-Hey’etü’l-Mısriyyetü’l-Âmme li’l-Kitâb, 1994.
  • İmreu’l-Kays. ed-Dîvân. Mısır: El-Matbaatü’r-Rahmâniyye, 1936.
  • Kâmil, Murât. Delâletü’l-Elfâzi’l-Arabiyye ve Tedavvuruhê. el-Kâhire: Ma’hedü’d-Dirâsêti’l-Arabiyye, 1963.
  • Mâlik, Hâkim. et-Terâdüf fî’l-Lügati’l-Arabiyye. Bağdât: Vezâratü’s-Segâfe, 1980.
  • Matrân, Halîl. ed-Dîvân. Beyrût: Dâru Mârûn Abbûd.
  • Mustafa, İbrahim vd. el-Mu’cemü’l-Vesît. el-Kâhire: Mecmua’l-Lügati’l-Arabiyye.
  • Ömer, Ahmet Muhtâr. İlmü’d-Delâle. 5. bs., el-Kâhire: Âlemü’l-Kütüb, 1998.
  • Ulman, Stephen. Dâvru’l-Kelime fî’l-Lugati. ter. Kemâl Bişr. el-Kâhire: Mektebü’ş-Şebêb, 1975.
  • Ünîs. İbrâhîm. Delâletü’l-Elfâz. 5. bs., el-Kâhire: Mektebetü’l-Encelü’l-Mısrıyye, 1984.
  • Vâfî, Alî Abdü’l-Vâhid. İlmü’l-Lüga. 9. bs., el-Kâhire: Mektebetü Nehza Mısır, 2004.
  • Zoven, Alî. Menhecü’l-Bahsi’l-Lügavî. 1. bs., Bağdât: Vezâratü’s-Segâfe ve’l-İ’lêm, 1986.
  • Zü’r-Rumme. ed-Dîvân. 2. bs., Beyrût: Müessesetü’l-Îmân, 1982.