Çalışmanın odak noktası; iletişim biliminde ‘eleştirel yaklaşımlar’ olarak anılan ekol ile literatür açısından bu kategori içinde yer bulmasa da ciddi sistem eleştirilerinde bulunmuş Baudrillard gibi alternatif bakış açıları üzerinden ‘sistem eleştirisi kültürü’nü incelemek olacaktır. Bu zamana kadar yapılagelen sistem eleştirilerinin ortak noktası olan, ‘kitle iletişim araçlarını elinde bulunduran sermaye güçlerince oluşturulan kitle toplumu’ bu çalışmanın da ana sorunsallarından birini oluşturacak ve ‘sistem kuramı’, ‘kitle toplumu kuramı’, kısmen de ‘gündem belirleme kuramı’ üzerinden gidilerek, ‘kamuoyu oluşumunu kontrolünde tutmak isteyen finansal güç odaklarının eseri olan modern dünya düzeni’ incelemeye alınacaktır. ‘Kültür endüstrilerinde üretilen kültürel ve ideolojik çerçeveler üzerinden oluşturulan sistem’in merkezinde ‘insan’ın değil ‘sisteme hükmedenlere ait çıkarlar’ın bulunduğu tezi özetlenecek ve ‘eleştirel teori’ tarafından iletişim literatürüne dahil edilmiş temel kritikler hatırlatılarak mevcut sistem irdelenecektir. 2016 sonunda ABD’de gerçekleşen ve beklenmedik bir sürprizle, marjinal söylemlere sahip olan Donald Trump’a liderlik yolunu açan Başkanlık Seçimleri örneklem olarak kabul edilecek ve ‘içerik analizi yöntemi’ kullanılarak ‘Trump ile yerleşik düzen arasındaki mevcut çatışma’nın arka planı incelenecektir. Kitle iletişim araçlarını elinde bulundurarak ve sistemin içinden gelerek beklenmedik bir sistem eleştirisinde bulunan Trump örneği üzerinden, ‘sistemin parçaları arasındaki çıkar çatışması’nın ve bu çatışmaya malzeme edilen ‘kitle toplumu’nun açığa çıkardığı sonuçlar tartışılacaktır.