Vücûh ve nezâir hakkındayapılan tanımlara dair bir değerlendirme

Kuran kelimelerinin vücûh a sahip olduğu ve bunların bulundukları yerlerde farklı anlamlarda kullanıldığı Hz. Peygamber döneminden itibaren üzerine dik- kat çekilen bir husustur. Bu durum Müslüman âlimlerin farklı anlamlara gelebi- len Kuran kelimeleri üzerinde ayrıca yoğunlaşmasını doğurmuştur. Hicrî ikinci asrın başlarında bu alanda ilk eserler yazılmaya başlandığı ifade edilmekteyse de günümüze ulaşan en eski eser Mukātil b. Süleymanın (ö. 150/767) el-Vücûh ven-nezâir fil-Kurânil-azîm adlı eseridir. Mukātilden sonra bu alanda çok ciddi eserler verilmesine rağmen vücûh ve nezâir ilminin bilinen ilk tanımı, bu ilmin yazıya geçirilişinden yaklaşık 450 yıl sonra İbnül-Cevzî (ö. 597/1201) tarafından yapılmıştır. Bu tanıma itiraz niteliğindeki ikinci tanım da bundan yaklaşık 150 yıl sonra İbn Teymiyye (ö. 728/1328) tarafından ortaya konmuştur. İbn Teymiyye, İbnül-Cevzînin aksine bu iki kavramın birbirinden farklı şeyler olduğunu iddia etmiş ve tanımlarını buna göre yapmıştır. Zerkeşî (ö. 794/1392) el-Burhân fî ulûmil- Kurân adlı meşhur eserinde İbn Teymiyyenin bu farklı vücûh ve nezâir tanımını tercih etmiş, bu sebeple de bu tanım meşhur olmuştur. Fakat Zerkeşînin özellikle nezâir kısmını kapalı bir şekilde aktarması günümüzde farklı yorumlamaları da beraberinde getirmiş, böylece nezâir konusundaki tanımlar dörde çıkmıştır. Biz bu makalede İbn Cevzîden itibaren günümüze kadar yapılan tanımları, bu alanın altı temel eserini esas alarak değerlendirecek ve bu tanımlardan hangisinin vakıaya uygun düştüğünü ortaya koymaya çalışacağız.

An evaluation of definitions concerning wucūh and nazāir in tafsīr tradition

The fact that the term wucūh is used in the Holy Qur an and that it is used in differ- ent meanings from the time of Prophet Muhammad is an interesting matter. This situation led to a focus on Qur anic words that could have different meanings by Muslim scholars. At the beginning of the second century AH, the oldest work that is still extant today that was written on this matter is that of Muqātil b. Sulaymān (d. 150/767), titled al-Wucūh wa al-nazāir fī al-Qur an al- azīm. After Muqātil, al- though quite scholarly works were written in this field, the first definition that identi- fied the science of al-wucūh wa al-nazāir was written 450 years later by Ibn Jawzī (d. 597/1201). A second definition, offered as an objection to this one, was put forward approximately 150 years later by Ibn Taymiyya (d. 728/1328). In contrast to Ibn Jawzī, he stated that these two concepts were totally different to one another and the defi- nitions should be made accordingly. Zarkashī (d. 794/1392) in his famous work al- Burhan fī ulūm al-Qur an, in contrast to Ibn Taymiyya, preferred this different defini- tion of wucūh and nazāir, and it was for this reason that this latter definition became famous. However, Zarkashī s transmission of nazāir in particular has led to different interpretations and thus today there are four definitions of nazāir. In this article, the definitions that have been made of this term from the era of Ibn Jawzī until today, departing from the six basic works on this matter and which of these definitions are more in keeping with the real meaning of the word will be presented.

___