Identity Politics

Uzun, sancılı ve bağnaz bir dönem olarak anılan sömürgeleşme, on beşinci yüzyılda Keşif Çağı ile başlamış olup, sömürgeleştirilmiş ülkelerdeki yazarların hem gelenek ve göreneklerini korumak amaçlı hem de kendi dillerinin yok olma tehlikesi altında olmalarından kaynaklı, kendilerini edebi bir şekilde savunmalarına yol açmıştır. yapılanma fikirlerini inşa etmede karşılaştıkları zorluklar anlatılacaktır. Sömürge dönemi başladığında sömürgeleştirilen ülkelerin düşünürleri ilk olarak durum değerlendirmesi yapmışlar ve onlara kendilerini doğru bir şekilde anlatmalarının tek yolunun edebiyatla sağlanabileceğine karar vermişlerdir; fakat bu konudaki fikirlerde iki şekilde ayrılık yaşanmıştır: Edebiyatın gücünü kullanarak bazıları İngilizce, bazılarıysa kendi dillerinde sömürgecilerin kendileri hakkında edindikleri yanlış bilgilere karşılık vermişlerdir.Ayrıca bu çalışmada dekolonizasyon dönemi boyunca edebiyatın öneminden bahsetmek ve zamanın ayrımcılık ve sömürge baskıcılığıyla yüzleşmek zorunda kalan yazarlardan önemli örnekler vermek amaçlanmaktadır

Identity Politics

Having been a very painful, narrow-minded and long period, colonisation, started with the Age of Discovery in the fifteenth century, led writers in the colonised countries to answer back to their colonisers so as to prove not only their own customs and traditions, but also their languages in danger of being moribund. In this paper, the burden of the colonized writers and the difficulties they encountered to establish their reconstruction ideas while preserving their own societies will be enlightened. When the colonisation period started, first the writers made situation assessment, then their ideas to answer back divided into two; using the power of literature, some of them decided to fight in English, some of them in their own languages. This paper also aims to mention the importance of literature through decolonization period and gives significant examples of the writers, embracing the discrimination and supression of the time.