Emrah İstek, Avrupa’daki Osmanlı Şehirleri, Beyan Yayınları, 2020, 386 s

“Turist ve seyyah” gezi eylemine dair farklı bakış açıları içeren iki sözcüktür. Nitekim Prof. Dr. İhsan Süreyya Sırma, takdimini yazdığı bu eserde, keyif için gezenleri turist, yeni yerler keşfetmek ve bunları başkalarıyla paylaşmak için yolculuğa çıkanları seyyah olarak nitelemiştir. Belki bu ifadeler, içerisinde bir görecelilik barındırabilir. Ancak kişinin şehri nasıl gezip gördüğü ve müşahedelerinden geriye neler bıraktığı oldukça önemlidir. Nitekim Osmanlı-Evliya Çelebi ilişkisini düşündüğümüzde meselenin önemi daha anlaşılır hale gelmektedir. Belki bir şehri binlerce kişi gezip görebilir ama on yıllar hatta yüzyıllar sonrasına şehirleri, mekânları ve insanları aktarabilecek çok az isim kalır. Şehirlerin tarihini bilmek ve onları döneminin içinden canlı bir gözle görmek, şehirlerin silüetinin hızla değiştiği dünyamızda oldukça önem taşımaktadır. Osmanlı döneminde iki yüz elli civarında caminin bulunduğu Belgrad’da bugün yalnızca birinin varlığını sürdürebilmesi, şehir tarihine dair hafıza dünyamızın güçlü olması gerektiğine işaret eden bir vakıadır.