Mimesis’in Yapıbozumsal Dönüşümleri

Mimesis, en klasik anlamıyla Antik Yunan retoriğinde, taklit ve öykünmeye dayalı temsil anlayışıdır. Ortaçağ sanatının doğaya ilgisiz kalmasıyla Rönesans’ın doğa ve antik kültüre olan yönelimi arasında farkın belirgin olmasına rağmen Ortaçağ ve Rönesans’ın estetik düşünce episteme’nin içerisinde gösterge ve nesne arasında temsil ayrımı yoktur. Sanatçı, gerçeği tanımlama isteğiyle birlikte, dış dünyasında var olan mevcut nesneyle hesaplaşmayı zorunlu görmüştür. Bu hesaplaşmanın sonucunda, sanatçı, anti-mimetik algısıyla birlikte sanatın temsil olanaklarını da sorgulanmaya başlamıştır. Derrida, Yapı-bozumla birlikte, kökleri bizzat temsile dayanan mimesis’in doğasına yönelik bir karşı çıkışı geliştirerek temsil ve düşünce arasındaki ilişki hakkında yapıbozumsal düşünce geliştirmiştir. Çağdaş sanat göstergeleri, estetik nesne’nin ortak bilinçte kökleşen öykünme biçimleriyle temsil edilmez ifadelerini yansıtmaktadır.

Mimesis’in Yapıbozumsal Dönüşümleri

Mimesis, en klasik anlamıyla Antik Yunan retoriğinde, taklit ve öykünmeye dayalı temsil anlayışıdır. Ortaçağ sanatının doğaya ilgisiz kalmasıyla Rönesans’ın doğa ve antik kültüre olan yönelimi arasında farkın belirgin olmasına rağmen Ortaçağ ve Rönesans’ın estetik düşünce episteme’nin içerisinde gösterge ve nesne arasında temsil ayrımı yoktur. Sanatçı, gerçeği tanımlama isteğiyle birlikte, dış dünyasında var olan mevcut nesneyle hesaplaşmayı zorunlu görmüştür. Bu hesaplaşmanın sonucunda, sanatçı, anti-mimetik algısıyla birlikte sanatın temsil olanaklarını da sorgulanmaya başlamıştır. Derrida, Yapı-bozumla birlikte, kökleri bizzat temsile dayanan mimesis’in doğasına yönelik bir karşı çıkışı geliştirerek temsil ve düşünce arasındaki ilişki hakkında yapıbozumsal düşünce geliştirmiştir. Çağdaş sanat göstergeleri, estetik nesne’nin ortak bilinçte kökleşen öykünme biçimleriyle temsil edilmez ifadelerini yansıtmaktadır.