Yüksek öğretimde, çeşitli kişisel kimliklerle ve öğretme yükümlülükleriyle çakışması, yanlış anlamalara, etik ikilemlere ve hatta gerginliklere yol açabileceğinden çok çeşitli sorunlara yol açabilir. Kimliklerimizin önem ve öncelik sırasının nasıl belirleneceği, nasıl entegre edileceği veya aralarında nasıl sınırlar çizileceği bu anlamda önemli bir sorundur. Şahsi ve profesyonel kimlikler arasındaki ilişki nasıl yönetilmelidir? Akademisyenler dini kimlikleri ve öğretme görevi ile ilgili olarak kendilerini nasıl konumlandırmalıdır? Bir akademisyen dini kimliğini ve siyasi görüşlerini ifade etmeli mi yoksa öğretim görevini icra ederken ikisi arasına kalın bir çizgi mi çekmeli? Hristiyan, Müslüman veya başka bir inanca sahip olmak öğretimin özelliklerini, niteliğini ve kalitesini etkiler mi? Bu ve benzer sorular Türkiye’de olduğu gibi ABD, Avrupa ve Avrupa'da yüksek öğretimde tartışma konularıdır. The Outrageous Idea of Christian Teaching kitabı, yüksek öğretimde bu önemli ve tartışmalı konuyu ele almakta ve Amerika Birleşik Devletleri'ndeki inanç temelli yüksek öğretim kurumlarındaki öğretim elemanları ve öğrencilerden elde edilen anket sonuçlarına dayanarak konuya oldukça kapsamlı fakat din odaklı çözümler önermektedir.