İllet ve İlke Kavramları Arasındaki Fark Bağlamında Nahivde İhtilafların Fasledilmesinde Başvurulan İlkeler: Ebu’l-Berekât el-Enbârî Örneği

İllete dayalı ḳıyâs metodu birçok İslâmî ilimde başvurulan bir sonuç çıkarma metodudur. Naḥiv ilmi de bu ilimlerden birisidir. Naḥiv ilim tarihinde ḳıyâsa mesned teşkil edecek veriler ilk dönemde semâ yöntemiyle derlenmiştir. Semâ farklı unsurlarla karışan Müslüman Arapların günlük dillerinde özellikle de Kur’ân kıraâtinde ortaya çıkan hatalı kullanımların (laḥn) yaygınlaşmaması veya önüne geçilmesi düşüncesiyle henüz dili bozulmamış olduğu düşünülen topluluklara giderek onlardan dilin kelime ve kullanımlarının ilk elden derlenmesi çabası olarak ortaya çıkmıştır. Bu aşama dil tespit çalışmalarında selîḳaya tekabül etmekteydi. Modern ifadeyle burası henüz dilin betimlenmesi sürecini ifade etmektedir. Dolayısıyla bu aşamada bir kıyas veya illetten söz edilmesi için erkendir. Daha sonra bu veriler hem dilin kurallarının tespit edilmesi hem de daha sonra ortaya çıkan veya tespit edilen ifade şekillerinin dilin mantığına uygun olup olmadığının kontrolü için kullanılmıştır. Kuralcı dil çalışmasının bir başka ifadesi olan bu aşamada esas olarak kabul edilen belli bazı illetlere başvurulmuştur. Bu çabalar sırasında daha sonra farklı görüşlerin de ortaya çıkmasına sebep olacak şekilde dil malzemesinin toplanması esnasında kaynaktan veya malzemeyi derleyen kimselerden kaynaklanan sebeplerden dolayı veya belirlenecek illetin geçerliliğini sağlayan muttarit vasfa dair yaklaşımdaki farklılıklardan dolayı illetlerde farklılıklar neşet etmiştir. Bu farklılıklar naḥiv tarihi içerisinde dil mekteplerini teşkil edecek şekilde farklı yaklaşımların doğmasına imkân vermiştir. Bu aynı zamanda dilin temel işleyiş tarzının da resmedilmesi anlamına gelmektedir. Farklı dil mekteplerinin varlığı demek, dil kurallarına dair birçok farklı sonuçların ortaya çıkması anlamına gelmektedir. Bu çeşitlilik takip eden dönemlerde özellikle naḥiv usulü mahiyetinde çalışmalar ortaya koyan dil âlimlerini bu farklı görüşler arasında tercih yapma durumunda bırakmıştır. Sonraki dönemlerde yaşamış ve dile dair bu birikimi önlerinde bulmuş olan dil âlimleri bazen bu görüşler arasında tercih yapma eğilimde olmuşlardır. Nitekim Bağdat dil mektebinin ana karakteri bu şekilde tebarüz etmiştir. Ancak farklı görüşler arasında tercihte bulunurken de birtakım esaslara dayanmak gerekmektedir. Bu makalede Arap dili usûlüyle ilgili iki aşama ön görülmektedir. İlk aşama kıyas aşaması ikinci aşama ise tercih aşamasıdır. Çalışmada ilk aşamada başvurulan esaslarla daha sonra farklılaşan görüşler arasında tercih yaparken başvurulan esaslar arasında bir kavramsal ayrım yapılması ve meselenin bu şekilde ele alınması teklif edilmektedir. İkinci aşamada, görüşler arasında tercih yapılırken başvurulan esaslara illet değil ilke denilmesi daha isabetli görülmektedir. Çünkü bu esaslara da illet denilmesi burada farklı görüşler arasındaki bir tercihten ziyade belli bir ‘illet’e dayalı olarak ibtidâen bir kural ihdası izlemine sebep olduğu düşünülmektedir. Bu sebeple tercih aşamasında başvurulan esasa illet değil ‘ilke’ denilmesi tercih edilmiştir. Bu şekilde ilkin kural koyma değil illete dayalı olarak ilkin konulan kurallar arasında tercih yapılması kastedilmiştir. Bu çalışma, bu alanda eserler vermiş bir dilci olan Ebu’l-Berekât el-Enbârî’nin görüşlerini, ihtilafların fasledilmesinde başvurulan ilkeler bağlamında, müellifin Esrāru’l-‘arabiyye adlı eseri örneğinde ele almaktadır. Zira el-Enbârî nispeten sonraki dönemde teşekkül etmiş ve tercih etme tavrı ile tebarüz etmiş Baġdât dil mektebine mensup bir dil âlimi olarak tanınmaktadır. Bunun için makale giriş bölümünde öncelikle illet ile kıyas kavramlarının farkı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu, araştırmanın kavramsal temelini oluşturmaktadır. Sonrasında ilke kavramının irtibatlı olduğu illet kavramının ortaya çıktığı ḳıyâs metodu, naḥiv kıyasıyla diğer İslâmî ilimlerdeki ḳıyâs uygulamalarının benzer ve farklı yönleri irdelenerek yani naḥiv ḳıyâsının beslendiği damarlar ele alınarak illet ve ilke kavramlarının hangi zeminde, niçin ortaya çıktığı tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu bağlamda ḳıyâs konusu, naḥiv furû’undaki görüş çeşitliliğinin de sebebi olduğu hipotezi ile ele alınmıştır. Bu teorik incelemenin örneklemi olarak el-Enbârî’nin ilgili eseri incelenmeye çalışılmıştır. İlgili eserde el-Enbârî’nin kendisinden önce şekillenen literatürde ister özellikle Baṣra ve Kūfe dil ekolleri arasında olsun isterse de ekol içi ihtilaflar arasında olsun tercihte bulunurken belli ilkeleri esas aldığı görülmüş ve bu esaslar illet olarak değil ihtilafların fasledilmesinde başvurulan ilkeler olarak değerlendirilmiştir. Sonuç olarak el-Enbârî’nin naḥiv ihtilaflarını fasletmede birtakım ilkeleri esas aldığı görülmüştür. Ve bütün naḥiv mekteplerinin görüşleri arasındaki ihtilafların bu gözle ele alınması teklif edilmiştir. Zira bu gayretlerin, naḥivdeki ihtilafların belli bir metotla fasledilmesine veya ihtilafların dayandığı esas ilkeler manzûmesinin ortaya çıkarılmasına yardımcı olacağı düşünülmektedir.

The Principles Applied in Resolving Disputes in Naḥw in the Context of the Difference Between the Concepts of Cause and Principle: The Example of Abū al-Barakāt al-Anbārī

As a method of drawing conclusions, qiyās based on ʿilla, is used in many Islamic sciences. Secience of Arabic Grammar (ʿIlm al-naḥw) is one of these sciences. In the earlier history of this science, the data that formed the basis of qiyās were collected using the sama method. The sama method has emerged as an effort to compile first-hand information about vocabulary and language use by going into the communities whose language is thought to be intact, with a view to preventing the spread of erroneous usages (laḥn), while reciting the Qurʾān in the daily language of the Muslim Arabs, who mingle with different groups of people. In language studies, this is associated with the ability to speak and write well. In modern terms, it just refers to the process of describing the language. Therefore, it is too early to talk about a qiyās or ʿilla at this stage. Later, the data collected this way were not only used for identifying the rules of the language but also for checking whether the expressions that emerged or detected later were in agreement with the nature of the language. At this stage, which is another reflection of prescriptive language study, certain effective causes were applied. During these efforts, differences in ʿilla have emerged due to reasons arising either from the source or from the people who compile the language material during the data collection procedures. This, along with the differences in the approach to the ever-present quality that ensures the validity of the ʿilla to be identified, could lead to differences in the ʿilla. These differences promoted various approaches that have formed language schools in the history of arabic grammar. It also means illustrating the basic functional and stylistic properties of the language. The existence of different schools of language means that there are many different realizations of language rules. This diversity of perspectives forced philologians who conducted studies on the arabic grammar methodology in later periods to make a choice between these different views. Philologians who lived in later periods and had access to language theory sometimes tended to choose between these views. In fact, the main property of the Baghdād language school became apparent in this way. However, while choosing between different views, it is necessary to apply some principles. In this article, two stages related to the stylistic method of Arabic are proposed. The first is the comparison stage and the second is the choice stage. This study suggests addressing the issue by making a conceptual distinction between the assumptions of the first stage and later contrary opinions. In the second stage, it seems more appropriate to call these as principles, rather than ʿilla. This is because these principles are also called ʿilla, and it is thought that here a rule is created from the beginning, based on a certain ʿilla, rather than a preference between different views. Therefore, the principle used for preference was not referred to as an ʿilla but a ‘pillar’. In this way, the purpose is not to formulate a rule at the beginning, but to make a choice between the rules that were first established based on an ʿilla. Considering the context of principles applied in the resolution of conflicts, the present study discusses the views of Abū al-Barakāt al-Anbārī, a philologian who composed works in philology, based on his work entitled Asrār al-ʿArabiyya. Al-Anbārī is known as a philologian who was a member of the Baghdād language school, which was formed in a relatively later period and indicated an attitude of preference. For this reason, the introduction of the present paper elaborates on the difference between the concepts of ʿilla and qiyās, and this forms the conceptual foundations of the research. This study also seeks an answer to the question regarding based on what and why the notions of principle and ʿilla emerged. To do this, it examined not only the method of qiyās in which the concept of illa is closely associated with the notion of principle, but also the similar and different aspects of qiyās practices in other Islamic sciences with arabic grammar qiyās; that is, the sources that arabic grammar qiyās feed on. In this context, the subject of qiyās is discussed with reference to the hypothesis that qiyās is the reason for the diversity of views in the furūʿ in arabic grammar. Al-Anbārī’s work was examined as the sample of the present theoretical study. In his work, al-Anbārī used certain principles when making a choice not only between disputes that emerged between Baṣra and Kūfa schools but also in intra-school disputes, and he considered these principles as the guidelines applied in the resolution disputes, not as ʿilla. As a result, it was found that al-Anbārī used some principles as a basis in resolving arabic grammar disputes. This study suggests that we address conflicts between the views of the schools of arabic grammar from this perspective.

___

  • Dayf, Şevkî. el-Medârisu’n-nahviyye. Kahire: Dâru’l-Me’ârif, 1. Basım, 1968.
  • Demir, Hilmi. Delîl ve İstidlâlin Mantıkî Yapısı İlk Dönem Sünnî Kelâm Örneği. İstanbul: İsam Yayınları, 1. Basım, 2012.
  • Ebû Zehrâ, Muhammed. İslâm Hukuku Metodolojisi (Fıkıh Usûlü). çev. Abdulkadir Şener. Ankara: Fecr Yayınları, 7. Basım, 1997.
  • Ebu’l-Mekârim, ‘Ali. Usûlü’t-tefkîri’n-nahvî. Kahire: Dâru Ġarîb, 2007.
  • el-Enbârî, Ebu’l-Berekât ‘Abdurrahmân b. Muhammed b. Ebî Sa’îd. el-İsnâf fî mesâilli’l-hilâf beyne’n-nahviyyîn el-Basriyyîn ve’l-Kûfiyyîn. thk. Muhammed Muhyiddîn Abdulhamîd. Dâru İhyâ’i’t-Turâsi’l-‘Arabî, 1961.
  • el-Enbârî, Kemâluddîn Ebu’l-Berekât ‘Abdurrahmân Muhammed b. Ebî Sa’îd. Esrāru’l-‘Arabiyye. thk. Berekât Yûsuf Hebbû. Beyrut: Dâru’l-Erkâm b. Ebi’l-Erkâm, 1420/1999.
  • Ergin, Mehmet Cevat. “Arap Dilinde Nahiv İlletleri Üzerine”. Marife 1/9 (2009), 159-183. https://doi.org/10.5281/zenodo.3344027.
  • Hassân, Temmâm. el-Luğa beyne’l-mi’yâriyye ve’l-vasfiyye. Kahire: ‘Âlemu’l-Kutub, 4. Basım, 2000.
  • İbn Cinnî, Ebu’l-Feth ‘Osmân. el-Hasâis. thk. Muhammed ‘Ali en-Neccâr. Kahire: Dâru’l-Kutubi’l-Mısriyye, ts.
  • İbn Hallikân, Ebu’l-‘Abbâs Şemsuddîn Ahmed b. Muhammed b. Ebî Bekr. Vefeyâtu’l-a’yân ve enbâi ebnâi’z-zemân. thk. İhsân ‘Abbâs. Beyrût: Dâru Sâdır, 1398/1978.
  • İbnu’s-Serrâc, Ebû Bekir Muhammed b. Sehl. el-Usûl fi’n-nahv, thk. ‘Abdulhuseyin el-Fetelî. Beyrut: 1420/1999.
  • Kılıç, Hulusi. “Enbârî, Kemâleddîn”. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 11/172-173. Ankara: TDV Yayınları, 1995.
  • Kişmir, Abdulkadir. Dilde kıyas (Baṣra ve Kūfe örneği). Kayseri: Kimlik Yayınları, 1. Basım, 2018.
  • Mert, Hasan Basri. “Baṣra ve Kūfe Ekollerinin Nahiv İhtilaflarında İllet”. Harran Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 23/39 (Ocak-Haziran 2018), 21-56. https://doi.org/10.30623/harranilahiyatdergisi.331201
  • Mübârek, Mâzin. en-Nahvu’l-‘Arabî neş’etuhâ ve tatavvuruhâ. Kahire: el-Mektebetu’l-Hadîse, 1. Basım, 1965.
  • en-Neşşâr, ‘Ali Sâmi. Menâhicu’l-bahs ‘inde müfekkiri’l-İslâm ve’ktişâfi’l-menheci’l-‘ilmî fi’l-‘âlemi’l-İslâmî. Beyrut: Dâru’n-Nahdati’l-‘Arabî, 2. Basım, 1984.
  • es-Sâmerrâî, Fâdıl Sâlih. Ebu’l-Berekât el-Enbârî ve dirâsâtuhu’n-nahviyye. Beyrut: Dâru İbn Kesîr, 1437/2016.
  • Sevinç, Resul. Tarihi Seyri İçerisinde Özellikleri ve Türleri ile Arapçada İllet Nazariyesi: el-Îzâh fî İleli’l-Nahv Örneği. Rize: STS Yayıncılık, 1. Basım, 2015.
  • es-Suyûtî, Celâluddîn ‘Abdurrahmân. Buğyetu’l-vu’ât fî tabakâti’l-luğaviyyîn ve’n-nuhât. thk. Muhammed Ebu’l-Fadl İbrâhîm. Dâru’l-Fikr, 1399/1979.
  • Taylan, Necip. Mantık Tarihçesi Problemleri. İstanbul: Marifet, 4. Basım, 1996.
  • el-‘Ukberî, Ebu’l-Bekâ ‘Abdullâh b. el-Huseyn. el-Lubâb fî ‘İleli’l-binâ’i ve’l-i’râb. thk. Ġâzî Muhtâr Tuleymât. Beyrût: Dâru’l-Fikri’l-Mu’âsır, 1416/1995.
  • Yaman, Furkan Semih. İbnü’l-Enbârî’nin Esrāru’l-‘Arabiyye Adlı Eserinin Metodolojik İncelemesi. İstanbul: İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, 2019. https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp
  • Yıldırım, İlyas. Hanefî Usûl Geleneğinde İlleti Tespit Yolları. Ankara: İlâhiyât, 1. Basım, 2020.
  • ez-Zeccâcî, Ebu’l-Kâsım. el-Îzâh fî ‘ileli’n-nahv. thk. Mâzin el-Mûbârek. Beyrût: Dâru’n-Nefâis, 1399/1979.