Allah Teâlâ insanlar ile iletişim kurmak, onlara emir ve yasaklarını bildirmek için peygamberler göndermiştir ve her peygamber de gönderildiği topluma Rabb'ın vahyini türlü zorluklar içerisinde iletmiştir. İnsanlığa gönderilen son elçi olan Hz. Muhammed (s.a.s) Mekke'de ilahi mesaj ile müşerref olmuştur. Ancak o da içinde bulunduğu toplum tarafından dışlanmış ve hor görülmüş, fakat bir o kadar da İslam'a gönül veren ve Hz. Peygamber (s.a.s) ile ömrünü bu cihada adayan sahabîler olmuştur. Onlar Hz. Peygamber hayatta iken iletilen vahye sımsıkı sarılmışlardır. Anlamadıkları bir durum olduğu zaman Hz. Peygamber'e (s.a.s) bizzat sormuşlar ve O'nun beyanına da tabi olmuşlardır. Böylece dinin iki temel sabitesi olan Kur’ân ve sünnet Müslümanların ilk mercileri olmuştur. Peki ya âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber-i Zişan'ın vefatından sonra İslam dünyasında sünnetin/hadislerin konumuna dair ne tür sorunlar ortaya çıkmıştır?

Allāh sent the prophets in order to communicate with people, to inform them of the orders and prohibitions, and each prophet conveyed the revelation of Allah to the society to which he was sent with various difficulties. The last messenger sent to humanity, Hz. Muḥammad (pbuh) was honored with a divine message in Mecca. However, he was excluded and despised by the society he was in, but there were also those who had a passion for Islām. The Prophet (pbuh) and his companions devoted their lives to this d̲j̲ihād. When the Prophet was alive they espoused tightly the revelation that was transmitted. When there was a situation they did not understand, they personally asked the Prophet (pbuh) and were subject to His statement. Thus, the Ḳurʾān and the Sunnah, the two main constants of religion, became the first authorities of Muslims. What about the problems in the Islamic world after the death of the Prophet, who was sent as a mercy to the realms?