TÜRKÇE VE ALMANCADAKİ ORTAK LSD JARGONUNUN SEMASİYOLOJİK ANALİZİ

Farklı amaç ve işlevlere hizmet eden jargon, uyuşturucu maddeler bağlamında da sıklıkla kullanılmaktadır. Bu inceleme kapsamında yapılan önsel çalışmalarda LSD (liserjik asit dietilamid) maddesi için Almanca ve Türkçede kayda değer miktarda ortak jargon örneği bulunduğu, bunların iki ayrı dil ailesindeki iki farklı dilde de aynı anlamlarda kullanıldığı görülmüştür. Dil, tıpkı kültür gibi, sosyal bir grup (kavim, toplum, halk, millet…) tarafından şekillendirilmekte ve bir dilin içerisinde yer alan jargonlar da, konuşucularının bir araya gelerek oluşturduğu topluluk tarafından biçimlendirilmektedir. Bu sırada kaçınılmaz olarak kültür ve dil arasında karşılıklı bir ilişki (döngü) oluşmakta, dil; kültürü, kimliği ve değerleri yansıtan bir nitelikle var olmaktadır. Yapılan çalışmada; her iki dildeki ortak LSD jargonuna ait kavramlar, nasıl ve neye göre oluşturulduklarının tespit edilebilmesi için; göstergebilimsel, anlambilimsel ve kültürel olarak incelenmiş, ayrıca Kant’ın değerlendirme kategorileri bağlamında ele alınmıştır. Kavram, kelime anlamı ve jargon anlamı ile bunların birbirleri arasındaki ilişkiden hareketle jargon oluşturma (adlandırma) sürecindeki etkenler tespit edilmiştir

The Semasiological Analysis of Common LSD Jargon in Turkish and German

Jargon, that serves different purposes and functions, is also often used in terms of narcotic substances. Prior studies have shown that there is a remarkable amount of common jargon samples, in German and Turkish using the same meaning in the two languages that belong to different language families. Language, just like culture, is formed by a social group (tribe, society, folk, nation…) and jargons within languages are formed as well by the society, constituted by its gathered speakers. Moreover, a correlative relation (loop) inevitably occurs between culture and language, and language comes into existence within a culture, an identity and morality framework. This study examines semiotic sematic and cultural concepts belonging to the common LSD jargon of both languages to determine the mechanisms and relativity of their construction. Kant’s judgement categories were also utilised. Within this framework, the paper examines the meaning of words and jargon and their conceptual relation in the construction of the jargon-forming (naming) process