Stadiasmus Patarensis için Parerga (5): GZR 59 ve Daseia

Myra ile Limyra arasındaki Claudius devri Roma yolu olağanüstü kayalık ve girintili–çıkıntılı olan sahil boyunca değil, sarp yamaçlı Bonda Tepesi üzerinden geçirilerek inşa edilmiş ve böylece mesafe, çok meşakkatli bir tırmanışı gerektirmesi yanı sıra ancak 3.5 km kadar kısaltılmıştır. Bonda Tepesi güzergâhının (GZR 59: ἀπὸ Μύρων εἰ[ς Λί]μ[υρ]α δ[ι]ὰ το[ῦ] Μασικύτου σ[τά]δια  . . ′) bu durumu nedeniyle, Myra ile Limyra arasında, özellikle yük taşımacılığında rahatlığı nedeniyle deniz yolu tercih edilmiştir. Claudius yolunun neden örneğin Yukarı Beymelek üzerinden hafif bir yokuşla Bonda Tepesi’ne bağlanmadığı, tam tersine Dalyan’ın giriş yeri noktasına kadar deniz seviyesinde getirilip, buradan 800 m yüksekliğe dik bir tırmanışla çıkarıldığı da anlam kazanmaktadır. Zira Myra ve çevresinden kara yoluyla buraya kadar gelen yolcular yükleriyle birlikte iki seçenek karşısında kalmaktaydılar: ya zahmetli bir tırmanışı göze alarak Bonda Tepesi’ni aşıp Limyra istikametinde yollarına kara yoluyla devam edecekler, ya da Dalyan girişinde bekleyen bir gemiye binip deniz yoluyla aynı istikamete seyahat edeceklerdi. Roma İmparatorluk Çağına ait bir halk meclisi kararında doğuya (Limyra’ya) yapılacak yük ve insan taşımacılığı için üç liman ismi verilmektedir. Bunlardan en doğudaki Daseia, ortadaki Stoma tēs Limnēs (Dalyan’ın girişi) ve Andriake (ἀπὸ τῆς Δασ[εί]ας, ἀπὸ τοῦ στόματος τῆς λίμνης ve ἀπὸ Ἀνδριακῆς) olup, bu mevkilerdeki iskelelerden Limyra’ya yapılacak izinsiz taşımacılık yapanlara ceza uygulamalarını öngörmektedir. Bu üç limandan Daseia’nın ne yeri ve ne de topografide taşıdığı anlamı açıklanabilmiştir. Sözlük anlamında ya bir sıklığı, yoğunluğu ya da düz olmayan, pürüzlü durumları ifade eden sözcük, toponym olarak kullanıldığında genellikle sık ağaçlık yerler için kullanılmaktadır. Ancak bu durum, Bonda Burnunun bitki örtüsüne uygun bir durumu kesinlikle yansıtmamaktadır. Zira olağanüstü kayalık ve taşlık olan arazi sık bir bitki örtüsünün, bugün olduğu gibi antik çağda da, oluşmasına engel olarak görülmektedir. Bu nedenle sözcüğün bu coğrafyada diğer anlamda, yani pürüzlü, engebeli, girintili çıkıntılı, eğri–büğrü bir arazi yapısını göstermek için kullanılmış olması daha olasıdır. Zira Dalyan ile Finike’nin az güneyindeki Gök Liman arasındaki tamamen kayalık sahil şeridi olağanüstü girintili ve çıkıntılı bir yapıya sahip olup, birçok iskelenin kurulmasına elverişli koylara da sahiptir. Kıyı şeridinin ve kuzeyinde yükselen Bonda Tepesi’nin bu özelliği bugün olduğu gibi antik çağda da insan yerleşimini engellemiştir. Tamamen ıssız ve hiç bir yol bağlantısının bulunmadığı bu sahil boyunca büyük bir olasılıkla tekneler aracılığıya kaçakcılık ve kaçak taşımacılık, Myra şehir meclisinin müdahalesine yol açacak kadar ilerlemiş ve sorun haline gelmiştir.

Parerga to the Stadiasmus Patarensis (5): RT 59 and Daseia of Bonda

The road between Myra and Limyra (STR 59) was not built along the coast, but in the arduous Masikytos terrain, as the coast was marked by rugged cliffs. Another consideration for this choice of route was probably the important settlements on the Bonda massif. Consequently, in Antiquity goods would be shipped from Myra to Limyra by sea. A decree of the people of Myra from Roman imperial times mentions, in east-to-west sequence, three moorings for freight ships, lying within the territory of Myra: Daseia, Stoma tēs Limnes and Andriake. While Stoma has been firmly identified as the entry to the lagoon to the east of Myra and Andriake as the famous port to the south of it, the location and importance of Daseia within the topography of Lycia have to date remained obscure. In this article the author proposes that the meaning of the word Daseia be understood not from the vegetative, but from the geomorphological character of the tongue of land of Bonda, whose coastline shows very many twists and turns. In this sense, Daseia means, in Lycia's toponymy, a coastal territory with numerous bays.

___

  • J. Borchhardt, Die Steine von Zêmuri. Archäologische Forschungen an den verborgenen Wassern von Limyra, Wien 1993.
  • H. Hellenkemper – F. Hild, Tabula Imperii Byzantini 8: Lykien und Pamphylien, Wien 2004 (Denkschriften ÖAW, phil.–hist. Kl. 320).
  • Ph. Le Bas – W. H. Waddington, Inscriptions grecques et latines receuillies en Asie Mineure I–II, Paris 1870 (ND Hildesheim – New York 1972 [Subsidia Epigraphica 1, 2].
  • Th. Marksteiner – M. Wörrle, Ein Altar für Kaiser Claudius auf dem Bonda Tepesi zwischen Myra und Limyra, Chiron 30, 2002, 545–564.
  • L. Robert, Documents de l'Asie Mineure méridionale, Genf – Paris 1966.
  • L. Robert, Noms indigènes dans l'Asie–Mineure gréco–romaine, Paris 1963.
  • Chr. Schuler, Ländliche Siedlungen und Gemeinden im hellenistischen und römischen Kleinasien, München 1998 (Vestigia 50).
  • B. Takmer, Two Milestones on the Road from Myra to Limyra, Gephyra 1, 2004, 107–117.
  • A. Wilhelm, Anzeiger der phil.–hist. Klasse der Österreichischen Akademie Wien 1948, 73–74.
  • M. Zimmermann, Untersuchungen zur historischen Landeskunde Zentrallykiens, Bonn 1992.