Küçük Asya'da Sınırtaşı Olarak Kullanılan Genitivus Casus'lu Altarlar

Küçük Asya'da Sınırtaşı Olarak Kullanılan Genitivus Casus'lu Altarlar Yazar, günümüze kadar “filanca tanrının altarı” ya da “filanca tanrıya adak” şeklinde tanımlanan, üzerlerinde genitivus casus'lu bir tanrı adı ile epitheton'unu taşıyan küçük ve orta boyutlu altarların aslında birer sınır taşı olabileceklerini kanıtlamaya çalışmaktadır. Bunun için öncelikli olarak altarların da, tıpkı steller gibi, sınır taşlarında yazıt taşıyıcısı olarak kullanıldığını Küçük Asya'nın çeşitli bölge­lerinden kesin örneklerle kanıtlamaktadır. Bunun ardından genitivus casus'lu bir tanrı adı ile epitheton'unu taşıyan aynı boyutlardaki stellerin sınır taşı olarak kabul gördüğünü 20'nin üzerindeki örnekte göstermektedir. Buradan yola çıkarak da bu altarların üzerindeki genitivus casus'unun yazıt taşıyıcısı ile değil, horos sözcüğünün scilicet olması ile anlaşılması gerektiğini vurgulamaktadır. Bir tanrıya ait herhangi bir mekanı sınırlamak üzere onlarca sınır taşı kullanıldığını ve bu durumun da taşlardan bazılarında horos sözcüğünden tasarruf etme imkanını doğurduğunu söylemektedir. Yazar ayrıca bu küçük boyutlu stel ve altarlardan bazılarının dönemin sınır gasplarına karşı toprağa gömül­müş ya da sınırlanacak olan mekanın etrafına çekilen bir duvara belirli aralıklarla örülmüş olabilecek­lerini vurgulamaktadır.

The Genitive Case on Altares from Asia Minor indicating a Boundary Inscription

The Genitive Case on Altares from Asia Minor indicating a Boundary InscriptionThe author aims to show that altars too were used for marking boundaries. In a first step altars from various regions in Asia Minor are presented, whose function as boundary stones is confirmed by the inscriptions on them. Proceeding from this evidence, Akdoğu Arca assumes that even small altars mentioning a deity in the genitive case served as boundary markers. To support this view, she adduces similar stelae whose inscriptions confirm this function. Large numbers of such small altars and stelae appear to have been buried in the ground along property boundaries, evidently as a precaution against boundary usurpation.