Tinin Fenomenolojisi’nde Duygusal Emek

Bu makale Hegel’in Tinin Fenomenolojisi adlı eserindeki duygu kavramını kullanışının duyguların adı geçen eserde bilincin kendini bilme uğraşının dışına düşmesine sebep olan dolayımsız, pasif, irrasyonel ve kişisel bir duygulanım olarak kavramsallaştırılmasından farklı olduğunu savunmaktadır. Makalenin ilk bölümünde canlılığa dair bir duyarlılık olarak duygu ve öznenin özüne dair yönelimli olma hali olarak duygu arasında fark ortaya konulmaktadır. İkinci anlamıyla duygular evrensel aktif, belirleyici ve dönüştürücü modlar olarak anlaşılır. Böyle anlaşıldıklarında duygular bilincin kendilik bilinci haline geçişinde belirli bilinç fazlarının oluşturulup çözülmesinde, dolayısıyla da kendilik bilincinin diyalektik gelişiminin harekete geçirilip devam ettirilmesinde vazgeçilemez bir role sahiptirler. Kendilik bilincinin gelişiminin olasılığının duygu tarafından kurulduğunu ve gelişimsel sürecin duygunun biçimlendirici emeğini gerektirdiğini göstermek için makalenin devam eden iki bölümünde Tinin Fenomenolojisi’nde korku ve keder hallerinin sırasıyla kölelik bilinci ve mutsuz dini bilinç formlarının kuruluşunda oynadıkları roller incelenmektedir. Bu analiz dolayımıyla makale Hegelci akılsallık kavramını incelemekte, Hegel’in duygulara karşı olumsuz tavrının yeniden değerlendirilmesine katkıda bulunmakta, duygular üzerine genişletilmiş eleştirel bir bakış açısı sunmakta, ve rasyonellik ve irrasyonellik kavramlarına dair dogmatik, indirgeyici ve zıt yargılara karşı çıkmaktadır.

EMOTIONAL LABOR IN PHENOMENOLOGY OF SPIRIT

This paper argues that Hegel’s use of the notion of feeling in his work Phenomenology of Spirit differs from its conceptualization as immediate, passive, irrational and private sensation which leads to the exclusion of feelings from the pursuit of the consciousness in coming to know itself in Phenomenology of Spirit. In the first part of the paper the difference between feeling as organic irritability and feeling as essential moodiness of the subject is clarified. In the latter sense, feelings are understood as universal active, determinative and transformative moods. Understood as such, they play essential roles in the dialectical development of self-consciousness in that they trigger and continue the process by moving consciousness negatively through forming and dissolving particular phases of self-consciousness. In order to show that the possibility of the further development of self-consciousness is opened up by the feeling and that the developmental process necessitates emotional formative labor, the next two parts examine the roles of two particular feelings, fear and sorrow, in the formation of the Servile Consciousness and the Unhappy Religious Consciousness in Phenomenology of Spirit respectively. Through this analysis, the paper examines the Hegelian concept of rationality, contributes to the reevaluation of Hegel’s negative attitude towards feelings, offers a broadened critical perspective on feelings without reducing them into pure irrational cases and challenges the dogmatic, reductive and antithetical judgments on irrationality and irrationality