15 Yıllık Huntington Hastalığı Genetik Test Sonuçları ve Literatürdeki HH Test Kılavuzları

Giriş ve Amaç: Huntington Hastalığı (HH), koreik hareketler, psikiyatrik değişiklikler ve kognitif yıkımın eşlik ettiği otozomal dominant kalıtımlı nörodejeneratif bir hastalıktır. Günümüzde sadece semptomatik tedavisi mümkün olan ve yaklaşık 1/10.000 kişiyi etkilediği bilinen HH’nın Türkiye’deki prevalansı halen bilinmemektedir. Bu hastalığa neden olan temel mutasyon tipi, IT-15 geninin 1. ekzonunda bulunan CAG tekrar bölgesinin genişleyerek ≥36 tekrar üzerine çıkmasıdır (>%99). Ülkemiz için HH genetik tanı testinin hastalık yönetimine katkı sağlaması amacı ile ele alınan bu yazıda 2004 yılı Huntington Hastalığı Test Kılavuzunun tam çevirisi ve bölümümüzde uygulanan HH moleküler test sonuçları sunulmaktadır.Gereç ve Yöntem: Laboratuvarımızda uygulanan 15 yıllık HH genetik tanı testi (PZR-temelli analiz) sonuçları, yaş, cinsiyet ve CAG tekrar sayılarına göre değerlendirildi.  Retrospektif olarak incelen hasta grubumuz, İstanbul Üniversitesi Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü Genetik Anabilim Dalı’nda Ocak 2000-Haziran 2015 tarihleri arasında HH için genetik tanı testi uygulanan 677 hastanın dosya kayıtlarına dayanmaktadır.Bulgular: Klinik tanıları genetik olarak da desteklenen 413 HH hastasının 207’sinin erkek (%50.1), 206’sının kadın (%49.9) ve ortalama yaşın 46.1±13 (sınırlar; 14-86) olduğu belirlendi.  Mutant allelde CAG tekrar sayısı, hastaların %2.7’sinde (n=11) azalmış penetrans olan 36-39 arasında,  %20.8’inde (n=86) >50, diğer hastalarda (n=316) 40-50 arasında tespit edildi.  HH testinde CAG tekrar sayısı 36’nın altında normal allelleri olan vakaların 23’ünde (%8.7), 27-35 (mayotik instabilitesi olan) aralığındaki mutasyona uğrayabilir allele sahip oldukları belirlendi.  HH testinde mutant allel açısından pozitif olan vakaların %2’si (n=8) juvenil form (≤20 yaş) olarak belirlendi.Sonuç: Bölümümüzde uzun zamandan beri uygulanmakta olan HH genetik testinin, benzer klinik bulgulara sahip diğer nörodejeneratif hastalıkların dışlanması ve ailesel riskler açısından önem taşıdığı belirlendi.
Anahtar Kelimeler:

-