İSLÂM HUKUKUNDA 'HURÛFU'L-MEÂNÎ' - HÜKÜM İLİŞKİSİ (KAZİF HADDİ UYGULANAN KİŞİNİN ŞAHİTLİĞİ ÖRNEĞİ)

Bütün dillerde kelimeler arasında bağlar kuran ve cümlenin anlam yüküne etki eden harf ve edatlar mevcuttur. Özellikle kendisinden hüküm elde edilen kaynak metinlerin anlaşılmasında bu edatların önemli bir işlevi vardır. Bu çalışmada Arapça'da hurûfu'lmeânî, Türkçe'de ise edat olarak isimlendirilen dil yapılarının İslam hukukçularının ulaştığı hükümlerin oluşmasında oynadığı rol ele alınacaktır. Üzerine yoğunlaşacağımız örnek konu ise, iftira cezasına çarptırılan kişinin, gerek bu cezanın infazından önce gerekse infazdan sonra yapacağı şahitlikle ilgili özellikle Hanefî ve Şâfiî mezhepleri arasında gerçekleşen hüküm ayrılıkları olacaktır. Konuyla ilgili hüküm tesis eden Nûr Sûresinin 4 ve 5. ayetleri makalenin ana inceleme alanını oluşturacaktır. Mezheplerin hüküm istinbat ederken insicamlı ve birbiriyle tutarlı bir bütün oluşturma çabaları iftira suçunu işleyip bu suçtan dolayı cezalandırılan kişinin şahitliği meselesinde de gün yüzüne çıkmıştır denilebilir. Zira hem Hanefî mezhebinin hem de Şâfiî mezhebinin fakihleri bu konuyla ilgili sonuca varırken, şahitlik müessesesine ilişkin ortaya koydukları genel kaide ve hükümlere sık sık atıfta bulunarak mezhep bütünlüğünü sağlamaya çalışmışlardır. Örneğin Hanefî mezhebi âlimleri fasıklıkla ilgili mezhep içinde kabul gören "tevakkuf" yani fasığın haberini araştırma yaptıktan sonra kabul etme yaklaşımını, delillendirmede sıklıkla kullanmışlardır. Diğer taraftan Şâfiîler fasıklığın, şehadetle ilgili genel bir engel olduğunu ifade eden yaklaşımlarını merkeze alarak hüküm üretmişlerdir. Netice itibariyle incelemeye aldığımız ayetlerdeki edatlar da mezheplerin bu genel kabullerinden hareketle anlam yelpazesi içinde kendilerine değer bulmuşlardır. Ayetlerin her iki görüş grubunun görüşünü de teyid edecek bir dil yapısına sahip olması bir bakıma mezheplerin kendi düşüncelerine göre değerlendirme yapmalarına zemin hazırlamıştır. İşte bu makalede mezheplerin, mezhep içi kaide ve hükümler arasında gidip gelerek edatlar merkezli izahları açıklanmaya çalışılacaktır.

The Relation Between Meaning Matters/Huruf al-maani and Legal Provision in Islamic Law (Case of Witnessing of the Person who is Punished for Slandering)

Letters and conjunctions which affect the meaning of the sentence exist in all languages. These conjunctions are very important to understand the main resources which are used to make Legal Provisions. In this study the language structure called 'conjunctions' in Turkish and 'meaning word' in Arabic is going to be examined which has a very important role in shaping the Islamic law researchers decisions. The case we are going to examine is the disagreement between Hanafi and Shafii about the condition of the testimony of a witness before and after slander punishment. Fourth and fifth sections of nur sura which has the decision about the subject is going to be the main resource in this article. It can be said that the sects are making an effort consistently in the issue of testimony of a convicted slander during the process of verdict. Therefore both Hanafi and Shafii canonists have always tried to ensure the integrity by making attributions the principles the principles and verdicts related to testimonies while they are giving verdict. For instance, Hanafi canonists have frequently used 'standstill', meanly, accepting the information after searching while they are making justification. Shafiis have concluded the verdict related to testimony considering that sinning prevents testifying. All in all, the conjunctions in the related verses which we have studied have reached significance during the process of general verdicts.That the verses have had appropriate language structure to prove the views of the both parties has established ground so that they can conclude according to their points of views. In conclusion, this article will explain the principles and verdicts according to sects considering the meanings of conjunctions.

___

  • Amidî, Ebu'l-Hasan Seyfüddin Ali b. Muhammed b. Sâlim, 631/1233, thk. İbrahim Acûz, el-İhkam fî usûli'l-ahkâm. Dâru'l-kütübi'l-ilmiyye, Beyrût, 2000.
  • Aynî, Ebû Muhammed Bedrüddin Mahmûd b. Ahmed b. Musa Hanefî, 855/1451, elBinâye fî şerhi'l-Hidâye, thk. Eymen Sâlih Şaban, Beyrût, Dârü'l-kütübi'l-ilmiyye, 2012.
  • Baytar, Âsım, en-Nahvu ve's-sarf, yy., Dımaşk, 2014.
  • Bilmen, Ömer Nasuhi, Hukuk-i İslamiyye ve Istılahatı Fıkhiyye Kamusu, Bilmen Yayı- nevi, İstanbul trs.
  • Cessâs, Ebû Bekr Ahmed b. Alî Râzî, 370/981, Usûlü'l-fıkh = el-Fusûl fi'l-usûl, Muhammed Muhammed Tâmir, Dâru'l-kütübi'l-ilmiyye, Beyrût, 2000.
  • Cessâs, Ebû Bekr Ahmed b. Alî Râzî, 370/981, Ahkâmü'l- Kur'ân, thk. Muhammed Sâdık Kamhâvî, Dâru İhyâi't-türâsi'l-arabî, Beyrût, trs.
  • Gazâli, Ebû Hâmid Huccetü'l-İslâm Muhammed b. Muhammed, 505/1111, el-Müstesfâ min ilmi'l-usûl, thk. Muhammed Süleyman el- Eşkar, Müessesetü'r-risâle, Beyrût, 1997.
  • İbnü'l-Hümâm, Kemâleddin Muhammed b. Abdülvâhid b. Abdülhamid, 861/1457, Şerhu fethü'l-kadîr, Dâru İhyâi't-türâsi'l-arabî, Beyrût, trs.
  • İbn Melek, İbn Firişte İzzeddin Abdüllatif b. Abdilaziz Rûmî, Şerhu'l-Menâr li-İbni'lMelek, İstanbul, trs.
  • İbn Nüceym, Zeynüddin Zeyn b. İbrâhim b. Muhammed Mısrî Hanefî, 970/1563, elBahru'r-râik şerhu Kenzi'd-dekâik, thk. Zekeriyyâ el- Umeyrât, Dâru'l-kütübi'lilmiyye, Beyrût, 1997.
  • İmamoğlu, Abdullah Taha, "Rivayetten Biyografiye: Sahabeden Ebû Bekre (r.a.)", Otur Baştan Yaz Beni Oto/Biyografiye Taze Bakışlar, İstanbul, Küre Yayınları, 2013.
  • el-İsnevî, Ebû Muhammed Cemâlüddîn Abdürrahîm b. el-Hasen b. Alî el-Ümevî, 772/1370, et-Temhîd fî tahrîci'l-furû ale'l-usûl, nşr. Muhammed Hasan Heyto, Beyrut, 1980.
  • Karâfî, Ebü'l-Abbas Şihâbüddin Ahmed b. İdris b. Abdürrahim 684/1285, el-Furûk = Envârü'l-burûk fi envâi'l-furûk, thk. Abdülhamid el- Hindâvî, Mektebetü'l-asriyye, Beyrût, 2007.
  • Karâfî, Ebü'l-Abbas Şihabüddin Ahmed b. İdris b. Abdürrahim, Nefâisü'l-usûl fî şerhi'lMahsûl, thk. Muhammed Abdülkadir Atâ, Dâru'l-kütübi'l-ilmiyye, Beyrût, 2000.
  • Kâsânî, Ebû Bekr Alâüddin Ebû Bekr b. Mes'ûd b. Ahmed el-Hanefî, 587/1191, Bedâi'u'ssanâ'i fî tertîbi'ş-şerâi', Dâru'l-kütübi'l-ilmiyye, Beyrut, 1986.
  • Mâverdî, Ebü'l-Hasan Ali b. Muhammed b. Habîb Mâverdî, 450/1058; el-Hâvi'l-kebîr hüve Şerhu Muhtasari'l-Müzenî, thk. Abdullah Muhammed Necib Avvâme, Dâru İhyâi't-türâsi'l-arabî, Beyrût, 2009.
  • Mehmed Zihni Efendi el- Muktezab, İstanbul, 1991.
  • Mehmed Zihni Efendi, el-Müntehâb, İstanbul, 1991a.
  • Molla Fenârî, Şemseddin Muhammed b. Hamza b. Muhammed, 834/1431, Fusûlü'l-bedâi' fî usûli'ş-şerâi', Âsitane, trs.
  • Sadru'ş-şerîa, Ubeydullah b. Mes'ûd b. Mahmûd el-Buhârî el-Mahbûbî, 747/1346, etTavzîh fî halli ğavâmizi't-tenkîh, thk. Saîd el- Ebraş, Dımaşk, 2006.
  • Semerkandî, Ebû Bekr Alâüddin Muhammed b. Ahmed b. Ebû Ahmed, 539/1144, Mîzânü'l-usûl fî netâici'l-ukûl fî usûli'l-fıkh, thk. Muhammed Zeki Abdülberr, İdâretü'l-ihyâi't-türâsi'l-islâmî, Katar, 1984.
  • Serahsî, Ebû Bekr Şemsü'l-eimme Muhammed b. Ahmed b. Sehl, 483/1090, el-Mebsût, thk. Abdülazîm İnânî, Dâru'l-kütübi'l-ilmiyye, Beyrût, 2001.
  • Şevkânî, Ebû Abdullah Muhammed b. Ali b. Muhammed el-Havlânî, 1250/183, İrşâdü'lfuhûl ilâ tahkîki'l-hakk min ilmi'l-usûl, thk. Muhammed Saîd el- Hinn, Muhyiddin Dîb Mestû, Dâru'l-kelimi't-tayyib, Dımaşk, 2006.
  • Râzî, Ebû Abdullah Fahrüddin Muhammed b. Ömer Fahrüddin, 606/1209, el-Mahsûl fî ilmi usûli'l-fıkh, thk. Şuayb Arnâvûd, Müessesetü'r-risâle, Beyrût, 2008.
  • Zencânî, Ebü'l-Menâkıb Şihâbüddin Mahmûd b. Ahmed b. Mahmûd, 656/1258, Tahrîcü'lfurû' ale'l-usûl, thk. Muhammed Edîb Sâlih, Müessesetü'r-risâle, Beyrût, 1987.
  • Zeylaî, Fahrüddin Osman b. Ali b. Mihcen, 743/1342, Tebyînü'l-hakâyık fî şerhi Kenzi'ddekâyık, thk. Ahmed İzzû İnâye, Dâru'l-kütübi'l-ilmiyye, Beyrût, 2000.