ÖNSÖZAvrupa Kıtası’na yönelik yoğun iltica hareketleri ve mülteci akımlarının geçiş yollarından biri olan Türkiye, birçok coğrafyadan gelen kitlesel göç hareketlerine ev sahipliği de yapmaktadır. Türkiye göçün yoğunluğuna, mülteci, göçmen ve sığınmacıların durumuna bağlı olarak birçok ekonomik, sosyal ve politik sorun yaşamaktadır. Göçler iyi yönetildiği takdirde, ev sahibi ülkeler için tehdit ve yük olmaktan çok fayda sağlayacaktır. Türkiye, tarihsel süreçte meydana gelmiş birçok kitlesel göç hareketini yönetme tecrübesine sahip olduğu için Suriye’den kaynaklanan kitlesel göçü de iyi yönetmektedir. Bu bağlamda, 2011 yılında Suriye’de meydana gelen iç savaştan dolayı Türkiye’ye açık kapı politikası ile 3 milyon 606 bin 737 kişi göç etmiştir. Gaziantep ve Şanlıurfa’ya göç eden Suriyeli sığınmacı sayısı toplam 874 bin 843 olarak kayıt altına alınmıştır (Göç İdaresi, 23 Mayıs 2019). Bu çalışma, (15-64 yaş) grubunun Gaziantep ve Şanlıurfa emek piyasası üzerindeki etkilerini yerel düzeyde araştırmaktır. Araştırma alanı olarak seçilen iki kentin Suriye sınırında yer alması ve nüfus açısından bölgenin en yüksek nüfusuna sahip olmaları, ayrıca en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapmaları her iki kentin araştırma alanı olarak seçilmesinde etkili olmuştur. Ayrıca, Gaziantep’in sanayi kenti, Şanlıurfa tarım kenti ve sanayiye açık gelecek vadeden bir kent olması araştırma alanı seçiminde etkili olan bir diğer gerekçedir. Suriyeli sığınmacılar bu kentlerde kayıt dışı istihdamda yoğun olarak görülmektedir. Suriyeli sığınmacıların kentsel emek piyasaları üzerine etkileri göreceli olarak hissedilmekle beraber etkileri sadece kayıtışı istihdamda görülmektedir. Çünkü sığınmacıların çalışmasına sınır getiren hukuki düzenlemelerin mevcut olması nedeni ile resmi olarak çalışmaları mümkün değildir.