Bu çalışma, Halide Edib‟in bir aydın olarak portresini, onun Doğu ve Batı ile karşılaşmaları ekseninde çizmeye çabalamaktadır. Bu bağlamda Halide Edib‟in Doğu ile Batı arasındaki denge arayışını ve bu arayışın tepkisel karakterini, yaşadığı dönemin toplumsal ve politik iklimin çatışmalarını içeren bir anlatı çerçevesinde serimleme amacındadır. Bu tepkisellik Halide Edib‟in hayatının her kertesinde kendisini gösteren, bir “çıkış yolu” arayan aydının hem özel hayatında hem de kamusal kaygılarında onun yolunu belirleyen bir unsura, arafta kalmışlığa işaret etmektedir. Bu araf halinin temelinde de, denge arayışının da kökeninde yer alan, “bize özgü” olanın muhafazası yer almaktadır. Bu muhafaza çabası yaşamının her boyutunda, eşit bir fail olarak, “kendisi” olarak var olmak isteyen bir aydın portresine işaret etmekle birlikte, Halide Edib‟in düşüncesi, tüm tepkiselliğin ve denge arayışının sonrasında, Batı lehinde bir yaklaşıma evrilecektir.