Tanrı Usundan Dijital Usa İnsanın Var Olma Problemi

Varlık olarak insanın var olmasının anlamı ve değeri, ontolojik perspektiflere bağlı olarak değişmektedir. Her ontolojik sorgulama insan boyutunda bir konumlandırmaya tekabül etmekte ve kendi bilgi, siyaset, ahlak ve toplum felsefesini yaratmaktadır. Gerçekliği idealara dayandıran idealizmin vurgusu özneye iken; gerçekliği olgusal alana dayandıran realizmin vurgusu nesneyedir. Ancak her ikisinde de gerçeklik ontolojik bir kökene sahiptir. Fakat hipergerçeklik evresinde, böyle bir kökten söz etmek mümkün değildir. Usla ya da maddeyle ilişkisi kalmayan varlığın görünümleri ile varolma tarzları değişmiş, insan ve insana dair sorgulamaların yeniden değerlendirmesi gerekmiştir. Çalışmada G. Berkeley’in subjektif idealizminden hareketle modern çağdan dijital çağa değişen varolma biçimleri ve bu tarihsel akışta insan varlığının nasıl tanımlandığı; Tanrı usunda, devlet usunda ve dijital usta varolmanın, varlık olarak insanı nasıl konumlandırdığı irdelenmiştir. Bu çalışmada, insan varlığına “bilen-özne” olarak yapılan vurgunun, “bilinen-nesne” olarak dönüştüğü, özne ve nesne ayrımının ontolojik köklerini kaybettiği ve bu bağlamda insanın yetkinliğinin ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.