İSLÂM MEZHEPLERİ TARİHİ AÇISINDAN DİNİ DÜŞÜNCENİN GEÇİRDİĞİ EVRELER

Din bilimleri alanında bugüne kadar yapılan sistemli araştırmalarda, genellikle dinin mitoloji, doktrin, teoloji v.s’den oluşan teorik yönü ile uygulama yönünü oluşturan ibadet boyutu üzerinde durulduğu halde dinî hayatın bir diğer yönünü oluşturan fert ve cemaat yapısı üzerinde yeteri kadar durulmamıştır. Oysa günümüzde din-insan ilişkisinin giderek ön plana çıktığı ve ilgiyle izlendiği görülmektedir. Zaten bu iki fenomenin birbirine karşı tamamen ilgisiz kalmaları düşünülemez. Çünkü dinin öğesi fert ve insandır. Toplum değildir. Dolayısıyla din ile insan arasında doğrudan bir ilişki olduğu halde, din-toplum veya cemaat arasında dolaylı bir ilişki vardır. Ancak din-insan arasındaki ilişkinin niteliği ve kapsamıyla ilgili farklı görüşler ileri sürülmüştür. Her dinin gerek teoride ve gerekse uygulamada insana yaklaşımı farklı olmuştur. Her din kendi akidesine uygun olarak bu ilişkiyi belirlemektedir. Bu bağlamda, din-insan ilişkisini ele alan sosyal bilimciler, dinî olayları, olguları ve değişimleri farklı şekillerde açıklamışlardır. Bir kısmı indirgemeci bir yaklaşımla, bunları insanda meydana gelen öteki olgular ve değişimlerin bir sonucu şeklinde görmüş, bir kısmı bunları beşerî, tarihî, toplumsal ve kültürel çerçevesinden adeta bağımsız, dini sadece metafizik âleme bağlayan teolojik bir yaklaşım sergilemiş, bir kısmı ise, objektif bir sosyolojik perspektiften hareketle dinî olayları yorumlamıştır. Yani bu ilişkinin fıtriliği ve yaygın bir sosyal olgu olduğu gerçeği çoğu zaman göz ardı edilmiştir. Bu nedenle dinî düşünce ile toplumsal fenomenlerin oluşumlarını tarihî süreç içinde incelemek gerekiyor. Hiçbir din, din anlayışı olarak kendi içinde organize olmuş, kurumsallaşarak sosyolojik bir şahsiyet haline gelmiş mezhep, tarikat ve cemaat oluşumuna imkan tanımaz. Dolayısıyla tarihte oluşan mezhep, tarikat ve cemaat gerçeği, dini gerekler değil, toplumsal gerçeklerdir. Ancak, mezhepten maksat, tek tek her ferdin din anlayışı ve görüşünden bahsediyorsak, bu noktada din buna imkan tanır; hatta teşvik eder. Fakat mezhep ve tarikat gibi, ferdin dinle doğrudan ilişkisini zedeleyen üçüncü bir etken dinin özüne uygun değildi
Anahtar Kelimeler:

Din, mezhep, fırka, toplum, insan

___

  • Cibril Hadisi’nde, Cebrail Aleyhisselam’ın Peygamber Efendimizden şunları sorduğu rivayet edilmiştir:
  • Cebrail: “Söyle bana iman nedir?” diye sordu. Peygamberimiz de: “Allah’a, meleklerine, kitaplarına,
  • peygamberlerine, ahiret gününe, kadere hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine iman etmendir.” dedi. Cebrail:
  • “söyle bana İslâm nedir?” diye sordu. Peygamberimiz de: “Allah’a ibadet etmen. Ona hiçbir şeyi şerik
  • koşmaman, farz namazı ikame etmen, farz olan zekatı vermen ve Ramazan’ı tutmandır.” dedi. Bkz. Müslim,
  • Kitabu’l-İman, 1; Tirmizi, Sünen, V, 8-9. 6
  • Bkz. Muhammed Tavit et-Tanci, “İslâm’da Hilafet ve Mezheplerin Doğuşu” der: Prof. Dr. İsmail Yakıt,
  • Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat FakültesiDergsi Isparta, l995, I, 45-49; Sönmez Kutlu, “İslam
  • Düşüncesinde Tarihsel Din Söylemleri Olgusu” İslamiyet IV (2001), SAYI.4, S. 15-36