ARTHUR SCHOPENHAUER: DİN FELSEFESİ Mİ?!

Öz Arthur Schapenhauer, 1788 Danzig – 1860 Franfurt a.M., protestan, dinsel olarak Alman mistisizminden, Fransız kiyetizminden ve de aydınlanmadan derinden etkilenmiştir. Upanişatlar’ı okumuş, 1818, ve bu tarihten itibaren Budizm’i yakından tanımıştır. Bütün yaşamı boyunca, ilkin felsefesine delil olarak daha sonra kritik bir tavırla din ile uğraşmıştır. Felsefe: Kendini Kant’ın gerçek ardılı olarak görür. “Ding an sich” aslında belirsiz “İstenç”dir. İstenç sınırsız ve tatmin edilememiş çaba demektir ve bireydeki her tür acının ve ölümün nedenidir. Schapenhauer Pesimist zühtün mistisizme kayan çözümünü Hint dinlerinde ve en eski Hıristiyanlık’ın özünde bulmaktadır. Hıristiyanlık: Asli günah istencimizi kullanmamızın sonucudur. İnsanlaşan tanrı, istenci yadsımayı ve kurtuluşu sembolize eder. Bu yanıyla Hıristiyanlık bir ‘kurtuluş’ dinidir. Hıristiyanlığın çarpık bir formu olarak Katoliklik eleştirilmektedir. Protestanlık ise züht hayatını ve bekar yaşama öğretisini dışladığı için yerilmiştir. Schapenhauer asli günahı yadsıyan rasyonalizmi de eleştirmektedir. Teizm: Schapenhauer panteizmi, her tür ahlakı olanaksız kıldığı için çok keskin bir biçimde reddetmektedir. Spinoza panteizmi pratikte ateizmdir. Tanrı aklı ve istenci olan bir şahsiyet olarak düşünülmektedir. Din ve Felsefe: Dinler optimiz ile pesimiz arasındadırlar. Sadece ahlak önemlidir, dogmalar değil. Yahudilik ve İslam Schapenhauer’a göre optimist ve teist dinlerdir. Buna karşın Hıristiyanlık pesimist ve ateist bir dindir. Otoriteye ve vahye dayanan dinler ile aklı temel alan felsefe arasında çok büyük bir uçurum vardır. Dinler insanın metafizik gereksinimlerini doyurur. Bu yüzden allegorik karekterlidir. Din acı ve ölüm avuntusu olarak faydalıdırlar.

Arthur Schopenhauer: Din Felsefesi Mi?