Filolog Nietzsche’nin Felsefesi

Bu çalışma, Tragedyanın Doğuşu hakkında geçmişte yaşanmış bir polemiği konu ediyor. Onu burada hatırlayınca, Nietzsche’nin poetik stilinin adeta uyuşturucu etkisi yapıp yapmadığını sormak gerekir. Nietzsche geleceği temsil eder, gelenek karşıtlarının kutsalıdır. Ne nihilisttir, ne de irrasyonalist; aksine boş ve irrasyonel dünyanın habercisidir. Benzersiz bir kavrayış gücünün poetik yetiyle kaynaştığı yerde kendini dışavuran bir ‘kâhin’. Onun felsefesine genel bir bakış, dehasını teslim etmeyi gerektirir. Ancak bu çalışma onun ilk kitabı hakkında. Bu kitap etrafında ortaya çıkan bir polemik hakkında. Tragedyanın Doğuşu, Nietzsche’nin bir filolog olarak akademik kariyerini sonlandıran yolu açmıştır. Çünkü ondokuzuncu yüzyılın en büyük filologlarından biri tarafından, bu kitabın meslek ahlakına uygun olmadığı iddia edilmektedir. Hatta onun yazarı bilgisiz bir şarlatandır. Bir başkası onun bilimsel olarak ölü olduğunu ileri sürmektedir. Bunları ileri sürenler tüm zamanların en büyük filologlarıdır. Şimdi bu iddiaları nasıl anlamalıyız? Onlarla hesaplaşmadan Tragedyanın Doğuşu okunabilir mi? Bu kitabın felsefe tarihi için önemi nedir? Elbette o, bir filozofun eseriyse! Yoksa onun bir filologun eseri olduğunu mu düşünmeliyiz? Bu durumda yöneltilen eleştirileri nasıl görmezden geleceğiz? Eğer bu eleştirilerde bir haklılık payı varsa, o Nietzsche’nin felsefesinin bütününde karşımıza çıkan stil için de geçerli olmaz mı? Eğer öyleyse, Schopenhauer’ın Hegel’e ve Hegelcilere ‘sofist’ yakıştırması, Nietzsche’ye de uygun düşmez mi? Yoksa bu büyük bir hata mıdır? Çalışmamda bu türden sorular etrafında Tragedyanın Doğuşu’nun bana düşündürdüklerini ele alıyorum.