Sanatta yerel ve küresel arasındaki dinamik, görünüşte çelişkili iki çizgide kendini gösterir. Bir yandan sanat her zaman sınırların ötesine geçme çabası içinde olmuştur. Küreselleşme, sanatın benimsediği içerme ve paylaşma olanağını artırmıştır. Öte yandan küreselleşme, sanatı küresel piyasa güçlerinin ve yeni hegemonyaların ve eşitsizliklerin tam merkezine yerleştirmiştir. Bugün, farklılıklara ve dünyanın çelişkili vizyonlarına duyarlı kalırken, küresel bir topluluk yaratma arzusu, sanatın içerisinde ciddi bir kriz durumu ve çelişkiyi ortaya çıkarmıştır. Sanat, küreselleşmenin kalbindeki gerilimlerle birlikte çalışır, bunlara karşı değil: bir yanda fikirlerin ve insanların özgür olma arzusu; diğer yandan, yerel gerçekleri temsil etme ve halkla yerel olarak ilişki kurma gerekliliğini barındırmaktadır. Bu kapsamda makalede küreselleşme ve kültürel kimliğin sanatla olan ilişkisi literatür desteğinde açıklanmaya çalışılmış ve öneriler sunulmuştur.

The dynamic between the local and the global in art manifests itself in two seemingly contradictory lines. On the one hand, art has always been in an effort to go beyond borders. Globalization has increased the possibility of inclusion and sharing that art has embraced. On the other hand, globalization has placed art at the center of global market forces and new hegemonies and inequalities. Today, the desire to create a global community while remaining sensitive to differences and contradictory visions of the world has revealed a serious crisis situation and contradiction within art. Art works with, not against, the tensions at the heart of globalization: on the one hand, ideas and people's desire to be free; on the other hand, it contains the necessity of representing local realities and engaging with the public locally. In this context, the relationship between globalization and cultural identity and art was tried to be explained in the article with the support of the literature and suggestions were presented.