THE PAINS OF MIDDLE PASSAGE IN AFRICAN-AMERICAN LITERATURE

1492'den itibaren başlayan Amerika kıtasının Avrupalılar tarafından "keşfi ve kullanılması" dünya tarihi açısından önemli bir gelişme olduğu gibi, tarihin bu önemli değişim döneminde, insan ve dünya kaderini başkalaştıran yoğun ve karmaşık bir toplumbilimsel süreç yaşanmıştır. Kuzey ve Güney Amerika'yı kolonileştiren üç Avrupa ülkesinden İspanya'yla Fransa kalıcı olmayı amaçlamadıkları için, sadece belli bir süre devam eden ticaret bağlantılarıyla yetinmişlerdir ama daha sonra gelen İngilizler, yaklaşık iki yüz elli yıl içinde tüm Kuzey Amerika'ya hakim olup tarıma dayalı bir ekonomiyle New England ve Chesapeake yerleşik kolonilerini kurmuşlardır. Bugünkü Amerikalıların temelini oluşturan bu koloni insanlarına, kısa bir süre içinde Portekizli köle tacirleri tarafından getirilen Afrikalı kara derili insanlar da katılmıştır. 17. yüzyılın başlarında temeli atılmış olan bu iki İngiliz kolonisinde gelişen yerel ticaret, İngiltere/Amerika/Afrika üçgeni içinde büyük bir Atlantik Okyanusu merkantalist ticaret ağına dönüşür. Bu üçgen ağ, aynı zamanda Afrikalı kölelerin de Amerika'ya zorla getirtildikleri yolun temeli olmuştur. Pek çok Afrikalının açlık, hastalık ve zor yaşam koşulları yüzünden telef olduğu bu okyanus yolculuğuna Middle Passage denmiştir. Bu atlantikötesi köle ticareti 1807'e kadar sürmüş ama Afrikalı insanın acısı ve ıstırabı sanat eserlerinde, özellikle de edebiyatta somutlaşmıştır. Neredeyse her Afrika kökenli yazarın bir şekilde değindiği Middle Passage'in acıklı hikayeleri, çağdaş Amerikan edebiyatının iki önemli Afrika kökenli yazarı, August Wilson'ın oyunlarıyla Nobel Edebiyat Ödüllü Toni Morrison'un romanlarında anlatılır. Bu makalede, Middle Passage diye anılan tarihsel olgudan yola çıkılıp bu köle satış yolculuğunun 20. yüzyıl edebiyatındaki örnekleri incelenecektir.

THE PAINS OF MIDDLE PASSAGE IN AFRICAN-AMERICAN LITERATURE

Özet: ] 492"elen itibaren başlayan Amerika kıtasının Avrupalılar tarafından "keşfi ve kullanılması" dünya tarihi açısından önemli bir gelişme olduğu gibi, tarihin bu önemli değişim döneminde, insan ve dünya kaderini başkalaştıran yoğun ve karmaşık bir toplumbilimsel süreç yaşanmıştır. Kuzey ve Güney Amerika'yı kolonileştiren üç Avrupa ülkesinden İspanya'yla Fransa kalıcı olmayı amaçlamadıkları için, sadece belli bir süre devam eden ticaret bağlantılarıyla yetinmişlerdir ama daha sonra gelen İngilizler, yaklaşık iki yüz elli yıl içinde tüm Kuzey Amerika'ya hakim olup tarıma dayalı bir ekonomiyle New England ve Chesapeake yerleşik kolonilerini kurmuşlardır. Bugünkü Amerikalıların temelini oluşturan bu koloni insanlarına, kısa bir süre içinde Portekizli köle tacirleri tarafından getirilen Afrikalı kara derili insanlar da katılmıştır. 17. yüzyılın başlarında temeli atılmış olan bu iki İngiliz kolonisinde gelişen yerel ticaret, İngiltere/Amerika/Afrika üçgeni içinde büyük bir Atlantik Okyanusu merkantalist ticaret ağına dönüşür. Bu üçgen ağ, aynı zamanda Afrikalı kölelerin de Amerika'ya zorla getirtildikleri yolun temeli olmuştur. Pek çok Afrikalının açlık, hastalık ve zor yaşam koşulları yüzünden telef olduğu bu okyanus yolculuğuna Middle Passage denmiştir. Bu atlantikötesi köle ticareti 1807'e kadar sürmüş ama Afrikalı insanın acısı ve ıstırabı sanat eserlerinde, özellikle de edebiyatta somutlaşmıştır. Neredeyse her Afrika kökenli yazarın bir şekilde değindiği Middle Passage'in acıklı hikayeleri, çağdaş Amerikan edebiyatının iki önemli Afrika kökenli yazarı, August Wilson'ın oyunlarıyla Nobel Edebiyat Ödüllü Toni Morrison'un romanlarında anlatılır. Bu makalede, Middle Passage diye anılan tarihsel olgudan yola çıkılıp bu köle satış yolculuğunun 20. yüzyıl edebiyatındaki örnekleri incelenecektir.