XX. yüzyılda insanlık, çok kısa aralıklarla iki büyük savaşa şahit olmuştur. En büyük paradoks ise ikinci savaşın birincisinden iki yıl daha fazla sürmesi ve altı yıl boyunca insanların birbirini kıyasıya yok etmesidir. İkinci Dünya Savaşı’na (1939-1945) Türkiye fiilen katılmasa da savaşın ağır atmosferinden kendini koruyamamıştır. Bu dönemde iktidarı elinde bulunduran CHP yönetimi, ekonomik darboğazı aşmak için yeni vergiler tahakkuk ettirmeye başladı. 11 Kasım 1942 tarihinde çıkarılan Varlık Vergisi Kanunu, ülkenin kanayan yarasına merhem olmadığı gibi yankıları günümüze kadar gelen tartışmaları da beraberinde getirmiştir. Mezkur dönemde Türkiye’de sermayenin merkezinde gayrimüslim tüccarların bulunması Varlık Vergisinin bu zümrelere yoğun olarak uygulanmasına sebep olmuştur. En büyük problem ise kanunun çıkarılmasından ziyade uygulanmasından kaynaklanmıştır. Bu durum hükümetin vergi tahsilinden çok memleketteki sermayeyi millileştirme gibi bir saikle hareket ettiği tartışmalarını beraberinde getirmiştir.