Roma, Bizans ve İustinianus (Yeni Bir Kitap Vesilesiyle*)

İlim olarak tarih, içtimai müesseselerin bir halden ötekine geçişini ve böylece, içtimai insanın hayatındaki "oluş"ları göstermeğe başladığından beri şu cihet sarahaten anlaşılmıştır ki "tarihte ne başlangıç vardır, ne sonuç; başlayan ve biten yalnız tarih kitaplarıdır, fakat "oluş"ları gösteren hadiseler değil." Çünkü bunlar, başlangıcı bilinmeyen bir zincirin halkaları gibi, birbiri ardından mütemadiyen olmaktadırlar ve, yer yüzünde insan denilen varlık kaldığı müddetçe olmakta devam edeceklerdir. Fakat, geçmişteki muayyen bir "oluş"u veya "oluş"ları tetkik ve izah etmek isteyen tarihçi, bunun için zaruri olan malzemeye hakim olmak, araştırmalarım düzenli bir şekilde yapabilmek ve, nihayet, bu oluşu veya oluşları kolaylıkla inşa ve tasvir edebilmek için, zaman içindeki sürekli hadiseler akışında, gene de "başlangıç" ve "sonuç"lar bulmak zorunda kalmıştır. Bu da en geniş anlamda, bu aluşta bazı zaman dönemleri tespiti suretiyle, onun bir takım "devir"lere ayrılmış olmasında kendisini göstermektedir. Cihan tarihi işte bu suretle, tarihçiler tarafından, Eskiçağ, Ortaçağ, Yeniçağ ve son zamanlar da bir de Yakınçağ denilen devirlere bölünmüş bulunuyor. Tarihi hadiselerin bizatihi bünyesiyle ilgili olmayan, sırf bir kolaylık sağlamak için yapılmış olan bu taksim, söylemek lazımdır ki, önemli tarihi hadiselere göre zaman ayırımları göstermesine rağmen, gene müphem ve umumi mahiyette kalmakta, üstelik yalnız Akdeniz kültür çevresi için uygulanabilmektedir. Fakat bugün için maalesef bundan ilerisine gidilememiştir.