KAZAK EDEBİYATINDA “DEVE” ALGISI (YASSI BURUN VE BEYAZ DEVE HİKÂYELERİ ÖRNEĞİNDE)

Öz Edebiyat, toplumsal hayata yön veren bireyi ve toplumu ontolojik olarak sağaltan bir değerdir. Yazarlar ise yazdıkları eserlerle toplumun deneyimlediği olayları yansıtma görevi görerek toplumun gelişmesine ivme kazandırır. Kazak yazarlar, diğer Türk dünyası yazarları gibi Çarlık ve Sovyet Rusya zamanında sürgün, sansür ve katliamlara şahit olmuşlardır. Birçok yazar belleklerinde yaşanan bu tahribatı, devrin kırılgan yapısı sebebiyle simgelerin arkasına sığınarak anlatmaya çalışmışlardır. Yazarların arkasına sığındıkları bir simge de Türk dünyasında önemli bir yeri olan “deve”dir. Göçebe yaşam süren Kazak halkı, Stalin döneminde yerleşik yaşama geçirilmek istenmiştir. Bu süreçte “kolektifleştirme” adı altında yapılan katliamlarda Kazak nüfusunun yarısı erimiştir. Deve, bu bağlamda temsil ettiği değer bakımından önemlidir. Kazak halkının “Ruslaştırılma” ve “kolektifleştirilmesi” süreçlerinde halkının sesi olmuş ve yazarlar tarafından simgeleştirilmiştir. Makalenin girişinde devenin Türk ve Kazak kültüründeki yerine değinilmiş ve deve ile ilgili söz varlığına yer verilmiştir. İnceleme kısmında ise, Gabit Müsirepov’un “Yassı Burun” hikâyesinde “deve’den domuz’a giden süreç” ile Kazak halkının “Ruslaştırılması” arasında anlam ilgisi kurulmaya çalışılmıştır. Sabit Dosanov’un “Beyaz Deve” hikâyesinde Kazak halkının “yurtsuzluk itkisi” incelenerek Rusların Kazak halkını öz vatanlarına yabancılaştırmak istemeleri ile beyaz devenin vatanından koparılması arasında ilişki kurulmaya çalışılmıştır.

___

ARTIKBAYEV, Kaçkınbay, (2013), XX. Yüzyıl Kırgız Edebiyatı Tarihi, (Çeviren: Mayramgül Dıykanbayeva), Ankara: Bengü Yayınları.