MARTIN HEIDEGGER’İN “VARLIK VE ZAMAN”I EKSENİNDE BOĞAÇ HAN VE TEPEGÖZ HİKÂYELERİ

Öz Metot, ilmî her sahada zaruretinden şüphe duyulmayan bir gereksinim arz eder. Bu gereksinim, edebî sahada, anlatının belirli bir eksende yorumlanması ve dolayısıyla metnin alt ve arkaik yapısına nüfuz edilebilmesi ihtiyacıyla beraber oldukça renkli bir profil çizer. Dünyanın mikro düzeye indirgenmiş bir biçimi olarak da adlandırılabilecek olan anlatı, bu yönüyle farklı bakış açıları dâhilinde açıklanmaya ve incelenmeye çalışılmaktadır ve bu uğraş anlatının çok yönü olması nedeniyle geniş bir yayılım alanı inşa eder. Türk anlatı geleneğindeki yeri ve önemi tartışılmaz bir biçimde kendisi tarafından kanıtlanmış olan Dede Korkut Kitabı, işbu geniş bir yayılım alanı, tek tip bir yönelim dâhilinde inşa edilmemiş olması dolayısıyla farklı yöntemlerin ışığında ele alınıp değerlendirilebilir.Bu çalışmada, XX. yüzyılda Varlık Felsefesi tarihinin seyrini değiştiren, bireye ve bireyin işlevselliğini ortaya koymasında oldukça kabul görmüş ve geliştirilmekte olan bir teori olarak Heidegger’ın Varlık ve Zaman adlı çalışması, birey ve otantik olma edimi çerçevesinde Dede Korkut Kitabı’na uyarlanmaya çalışılmıştır. Böylelikle, görünürde temel olarak kahramanlık ve kurtarma motifinin millî değerler etrafında şekillendiği Dede Korkut Kitabı, modern ve günlük dünyaya uyarlanabilir bir felsefi teori ekseninde irdelenecektir. Böylelikle söz konusu eser, yönelim, zaman, kahraman ve kahramanın kendini gerçekleştirme ideali ekseninde açıklanmaya çalışılacaktır.