Mesane tümörlerinde karbonhidrat antijen 19-9 ( CA 19-9 ) ve transferrinin önemi

Temmuz 1994-Şubat 1996 tarihleri arasında Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Kliniğine mesane tümörü tanısıyla yatırılarak tedavi edilen 65 hasta ve 15 sağlıklı kişiden oluşan kontrol grubunun serum ve idrarlarında karbonhidrat antijeni 19-9 (CA 19-9) ve transferrin (TRF) düzeyleri araştırıldı. CA 19-9 kemiluminessent metoduyla, transferrin ise spektrofotometrik metodla tayin edildi. Serum CA 19-9 evre Tsb tümörlerde yüksek bulundu. Serum TRF düzeyleri tümör evre ve grade'inden bağımsız olarak bulundu, idrar TRF' i invaziv mesane kanserlerinde ve kötü diferansiye kanserlerde önemli derecede yüksek bulundu. Sensitivitesi % 29, spesifisitesi % 80 olarak tesbit edildi. Serum ve idrar CA 19-9'un ve serum TRF'inin mesane tümör tanı ve takibinde önemi olmadığı, idrar TRF değerlerinin ise mesane tümörlü hastaların takibinde kullanılabileceği, ancak düşük sensitivite ve spesifisitesi dolayısıyla kullanımının sınırlı kalacağı sonucuna varıldı.

The significance of carbonhydrate antigen 19-9 and transferrin in bladder neoplasms

In this study, serum and urine carbonhydrate antigen 19-9 (CA 19-9) and transferrin (TRF) levels were measured in 15 healthy person (control group) and 65 patients with bladder tumor who were admitted and hospitalised in Urology Department, Medical School, Atatürk University betvveen July 1994 and February 1996. CA 19-9 were measured by chemiluminescence method and TRF by spectrophotometric method. Serum CA 19-9 was high in stage T3D tumors. Serum TRF levels were independent of tumor stage and grade. Urine TRF values were considerably increased in patients with invasive bladder and poorly differantiated cancers (sensitivity 29 % and specificity 80 %). We found that serum and urine CA 19-9 and serum TRF values were not significant in diagnosis and following-up of patients with bladder neoplasm. In conclusion, however, we believe that because of its low sensitivity and specificity, the usage of urine TRF values are limited in following-up of patients with bladder neoplasm.

___