OSMANLI İMPARATORLUĞU'NDAN GÜNÜMÜZE DİNİN EĞİTİM ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Öz Bu makalede, Osmanlıdan günümüze dinin eğitim üzerindeki etkileri, tarihsel bir perspektif içinde incelenmekte, konuya ilişkin çeşitli çıkarımlarda bulunulmaktadır. İktisadi, siyasal ve bilimsel alanlarda gerçekleşen değişimlerin dinin eğitim üzerindeki etkilerini süreç içerisinde ortadan kaldırmaya yöneldiği öne sürülmekte ve bu durum, çeşitli etmenler nedeniyle doğal bir değişim olarak değerlendirilmektedir. Osmanlıdan günümüze, dinin eğitim üzerindeki etkilerinin giderek azaldığı belirtilmekle birlikte, günümüz "Türk" eğitim sisteminin geleneksel omurgalı modern bir eğitim yapısı gösterdiği, dolayısıyla siyasal iktidarın eğitimi meşrulaştırıcı bir aygıt olarak kullanmada gelenekten (din) kopamadığı öne sürülmektedir. Osmanlıdan günümüze dinin (müslümanlık) eğitim üzerinde önemli etkileri olmuştur. Bu etki, siyasal yapılanması (devlet örgütlenmesi ve çevredeki uç yöneticilerin oluşturduğu yönetsel ilişkiler ağı), toplumsal hayatı ve geleneksel kültürü dine göre anlamlandırılan ve meşruiyet kazanan, kurumsal örgütlenişte temel referans kaynağı olarak otantik (folk İslâm) dinsel pratiklerden ziyade merkezi-resmi din adamlarının uhrevi ya da dünyevi kararlarına dayanan Osmanlı İmparatorluğu'nun altı yüzyıllık "talim ve terbiyeli sini şekillendirmiştir. Geleneğin üzefine kurulduğu temel etken olarak dinsel düşünüş ve pratikler bütünü, karmaşık ya da ileri derecede kurumsal bir örüntü göstermeyen "ilkel" eğitsel sosyalleş(tir)me alışkanlıklarından "İlmiyye” tabakasının ("şeriat ve fıkıh işleriyle uğraşan sarıklı sınıfı ve onların meslekleri" l ), yetiştirilmesinde başvurulan ileri derecede gelişmiş bilgi ve becerilere kadar geniş bir çerçevede etkili olmuştur. Bu çerçeve, kabaca geleneksel İslâmi eğitimin yönünü önemli ölçüde etkilemiştir. O halde, Osmanlı İmparatorluğu'ndan günümüze İslâmi değerlerin eğitim üzerindeki etkisini en geniş açıdan geleneksel bir form içinde bulmak olasıdır. Bu geleneksel form, Batı'da bir üretim biçimi olarak kapitalizmin, bir siyasal ve toplumsal sınıf olarak burjuvazinin ve bu sınıfın  dünya görüşü olarak Aydınlanma ideolojisinin, Pozitivist felsefenin ve Modernizmin gelişiminin temel parametreleri (bilim ve akla mutlak inanç, geleneksel yaşama karşı ımdem hayat tarzı, siyasal ve toplumsal yaşamda laik örgütlenmeler, sanayi üretimine dayalı kent-fabrika merkezli yaşam döngüsü ve geleceğe yönelik ilerlemeci iyimserlik vb.) egemenlik kurdukça zayıflamaya, nitelik değiştirmeye ve varolanı olabildiğince muhafaza etme çabasına doğru bir evrilme göstermiştir. Ancak, bu evrilme sürecinde, özellikle Tanzimat dönemiyle birlikte örnek alınmaya çalışılan Batı süreci/ömeği, yanlış teşhislere dayalı kısır politikaların bir takliti olmaktan pek öteye geçememiş, yeni süreçlerin eskiye dönülerek kavranabileceği sanılmıştır. 19. yüzyılla birlikte 'her şeyin başı-sonu eğitimdir' denilerek modem askeri eğitimle modemleşme sürecine girilmeye çalışılırken, Batı'nın 15. yüzyıldan itibaren girdiği yapısal dönüşüm (kabaca feodalizmden kapitalizme doğru olan değişim), daha sonra (18. yüzyıl) gerçekleştirilen kent merkezli sanayinin ihtiyaç duyduğu kitlesel eğitim sürecinin öncelikle maddi temelde değişimleri gerektirdiği görülememiş ya da anlaşılamamıştır. Gösterilen çabalar ve yapılan tartışmalarda, toplumsal yapıdaki temel dönüşümler gerçekleşmeden eğitimin ancak kısmi bir çözüm olabileceği kavranamamıştır. Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye'de eğitimin üzerindeki dinin etkisini anlayabilmek için güçlü bir gelenek içinde kendini ifade eden İslâmi eğitim anlayışını irdelemek gerekir. İslâmi eğitim anlayışının irdelenmesi, günümüzde hâlâ Türkiye'nin eğitim sistemini etkilemeye devam eden geleneksel omurgalı modern eğitim anlayışını (modem görünümlü ve fakat din ile beslenen muhafazakar bir milliyetçiliğe dayalı eğitim) anlamak bakımından önemlidir. Ancak, eğitsel kurum, düşünce ve uygulamaların Osmanlı toplumsal yapısı içinde ne tür bir işlevi yerine getirdiği sorusu, Osmanlı düzeninin nasıl bir yapı arzettiği sorusunun yanıtlanmasına bağlıdır.

___

  • Akçam, Taner. (1992), Siyasi Kültürümüzde Zulüm ve İşkence, İstanbul: İletişim yay.