Bu araştırmada, verimi azalmış yaşlı fındık bahçelerini yenilemek için "şiddetli taç sudamast" (ŞTB), "ocakdaki bitkilerin yarısının dipten kesilmesi" (YDK) ve "bitkilerin gövdelerinden kesilmesi" (BGK) şeklindeki üç farklı gençleştirme budama uygulaması denenmiştir. Deneme Ordu ilinin Fatsa ilçesi ve Samsun ilinin Terme ilçesi olmak üzere iki farklı ekolojide kurulmuştur. Fatsa ilçesinde Tombul, Terme ilçesinde ise Palaz fındık çeşidi nuüanılmışt!'-. Fatsa ilçesinde 1997'de ŞTB uygulaması kontrole göre istatistiki düzeyde verim artışı sağlamıştır. Ancak bu uygulamanın Terme ilçesinde verim üzerine istatistiki düzeyde bir etkisi olmamıştır. YDK ve BGK uygulaması ise her iki ekolojide henüz beklenen verim potansiyeline ulaşmamıştır. Budama uygulamaları sürgün uzunluğu ve karanfil adedini olumlu yönde etkilemiştir. Fatsa ilçesindeki bitkilerin gövdelerinden kesilmesi uygulaması hariç her iki ekolojideki diğer uygulamalarda, sürgündeki karanfil sayısı sürgün boyu ile doğru orantılı olarak artmıştır.

In this study, three different rejuvenation pruning treatments, namely, severe pruning (ŞTB), cutting half of the plants in a bush at the soil level (YDK) and cutting the stem of plants (BGK) were applied. The research was established in both Fatsa (in Ordu) and Terme (in Samsun) districts which have different ecological conditions. The cultivars, used in this study, were Tombul in Fatsa and Palaz in Terme. In Fatsa, the severe pruning treatment has increased tne rate of the yield statistically in 1997. On the other hand this treatment had statistically no effect on the yield in Terme. Cutting half of the plants in a bush at the soil level and cutting the stem of plants treatments haven't reached the expected yield potential in both of the districts yet. Pruning treatments have affected shoot length and pistillate flower cluster number in a positive way. In the other treatments, applied in two different ocological conditions, except for the cutting the stem of plants in Fatsa, the increase of the pistillate flower cluster number was proportional to the shoot length.